Yurttaş Birlikteliğinin
“Gençler Bugünü ve Yarını Konuşuyor” adlı etkinliğine
Kurtuluş Partisi Gençliği damgasını vurdu
Genel Başkan’ımız Nurullah Efe Ankut ne diyor: “Farklı Olan Yalnız Biziz”.
Ankara’da Yurttaş Birlikteliği’nin düzenlemiş olduğu “Gençler Bugünü ve Yarını Konuşuyor” adlı etkinliğin, “Siyasi Partili Gençlerin Değerlendirmeleri” adlı ikinci oturumunda konuşan Kurtuluş Partili Gençliği de, Farklı Olanın Yalnız Biz olduğunu göstermiş oldu.
Etkinlik 19 Mayıs kapsamı çerçevesinde düzenleniyor. Ama 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Antiemperyalist Kurtuluş Savaşımız’ın kıvılcımını çakan Mustafa Kemal’den bahseden bizim dışımızda kimse yok.
Türkiye’nin tapusu, kuruluş Senedi Lozan ortadan kaldırılmaya çalışıyor, buna tepki gösteren bizden başka kimse yok.
İnsan soyunun başdüşmanı ABD Emperyalist Haydudu hangi halka özgürlük getirmiş ki Kürt Halkına getirecek?
Kürt Halkına esaret getirecek bir açılım saçmalığı bir vaveyla ile halkımıza yutturulmaya çalışılıyor, buna ağzı dolu tepki gösteren bir biz varız başka kimse yok.
Amerikancı Burjuva Kürt Hareketinin temsilcisi, yandaşı, DEM’i, EMEP’i, TİP’i, SOL Partisi neredeyse aynı tornadan çıkmışçasına aynı şeyleri söylüyorlar. Ama hiçbirinin söyleminde ülkenin götürülmek istendiği karanlık yok. Emperyalizm yok. Gerçek Bilim Marksizm-Leninizm yok.
Ama bunları dile getiren, içinden geçtiğimiz karanlık günlere içi yanan, bilimin ışığında önceden gören, duru gören bir HKP var, bir Kurtuluş Partisi Gençliği var.
Bu etkinlikte Kurtuluş Partisi Gençliği adına düşüncelerimizi dile getiren Anıl Berk Toprak Yoldaşımızın yaptığı konuşma aşağıdadır:
19 Mart’ta Beyazıt’ta yıkılan barikatlarla, Jön Türk Geleneğinin devam ettiğini, gençliğin yıldırılamaz olduğunu tüm dünyaya hissettiren yiğit gençliğimiz, değerli katılımcılar hepiniz hoş geldiniz!
Sizleri yüreğimin en içten devrimci duygularıyla selamlıyorum!
Biz gençlere yaşadığımız süreçte daha da önemini anladığımız Gençlik Haftasında söz verdiği için Yurttaş Birlikteliği ve bileşenlerine, Kurtuluş Partisi Gençliği adına teşekkür ediyorum!
Yaşadığımız süreç bizlere 19 Mayıs’ın ve Gençlik haftasının önemini daha iyi anlattı ve öğretti dedik.
Peki nedir 19 Mayıs’ın önemi ve bize anlattıkları?
En önemlisi de nedir bugünü ve geleceği değerlendirmede bize tuttuğu o aydınlık ışık?
Sevr adlı paçavra 10 Ağustos 1920’de resmi olarak imzalanmadan 15 ay önce Mustafa Kemal Samsun’a çıktığında”dahili ve harici bütün bedhahlara” karşı zaferle taçlanacak ilk Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’nın kıvılcımını çaktığını çok iyi biliyordu. Bu bilinç, materyalist-pozitivist teorisinden ve elbette Anadolu’nun namuslu Halkına olan güvenden geliyordu.
Biz bugün Halkın Kurtuluş Partisi olarak meydanlarda, barikat önlerinde, gözaltılarda “Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşı’mız” derken Marksizm-Leninizmle yoğrulmuş teorimizle ve Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın tezlerinden aldığımız ilhamla başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere bu namuslu halkı, Jön Türk Gelenekli Yıldırılamaz Gençliğimizi İkinci Kurtuluş Savaşı’na çağırıyoruz.
“Yugoslavya, Libya, Irak, Suriye sıra sende Türkiye” diye haykırdığımız her günkü gibi bugün de halkımıza bu uyarıyı yapıyoruz. Ve diyoruz ki “Katil Amerika, Ortadoğu’dan Defol!” diyemeyen her siyasi, her aydın, her akademisyen, her sanatçı, her gazeteci ya gafildir ya korkaktır ya da haindir.”
Yanı başımızda, birkaç ay önce ABD’nin Ortadoğu’daki petrol bekçilerine karşı direnen son kalelerden biri olan Suriye de Ortaçağcı Faşist Din Devleti’ne dönüştürülmüş bulunuyor. Kendini çağın gerekliliklerinden dolayı “Sosyalizm kılığına bürünmüştük” diyerek afişe eden Amerikancı Burjuva Kürt Hareketinin temsilcileri ise bu Din bezirgânları ile iş tutup birlikte Suriye’yi paramparça ediyor. 28 Mayıs 2016’da miting meydanlarından, “bunlar Zerdüşt!” diyerek aklınca Kürt Halkını aşağılayan AKP’giller’in Reisi, bugün barış naralarıyla Türkiye’yi Yeni Sevr bataklığına sürüklüyor.
ABD Emperyalist Haydudu resmen “Yeni Sevr” demek olan BOP’u “Kürt Açılımı” adıyla uygulatmaya da başladı. Ve ne acıdır ki yine onun tarafından devşirilen ABD kuklası siyasiler, iktidarıyla muhalefetiyle, soluyla sağıyla, dincisiyle milliyetçisiyle, sonu Türkiye’nin parçalanmasıyla sonuçlanacak bu gidişe, bu ihanete alkış tutuyorlar.
Peki ne hedefleniyor?
Doğrudan Lozan.
Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığına saldırılma hedefleniyor.
Lozan’ı kaldırdınız mı geriye ne kalır?
Sevr kalır.
İşte güzelim ülkemiz, Emperyalist Yedi Düvel tarafından paramparça edilen o mütareke yıllarına götürülmeye çalışılıyor. Yeni Sevr demek olan BOP Türkiye’yi yönetenlerin önlerine kondu, Halkımıza da “barış gelecek terör bitecek” kandırmacasıyla yutturulmaya çalışılıyor.
Bu haince açılım; Irak’ın, Libya’nın, Suriye’nin BOP çerçevesinde parçalanmasından sonra sıranın Türkiye’ye geldiğini ve Türkiye’de de bu adımın atıldığını göstermektedir.
Yani sorun BOP çerçevesinde Türkiye’nin ortadan kaldırılmasıdır.
Sorun ülkemizin, ABD Emperyalist Haydudunun emri doğrultusunda, Laik Cumhuriyet’in yıkılıp, Ortaçağcı Faşist Din Devletine götürülmek istenmesidir.
O nedenle değerli arkadaşlar, 19 Mayıs’ın 106’ıncı yıldönümünü kutladığımız bugünlerde, varlığımıza kast eden ABD ve AB Emperyalistlerine ve Yerli İşbirlikçilerine karşı mücadelemizi daha da yükseltmemiz önümüzdeki en acil görevimizdir.
Ve değerli katılımcılar, BOP ile parçalanan Irak’ta, Libya’da, Suriye’de ve Ortaçağcı Gericiliğin hâkim olduğu Ortadoğu’nun ülkelerinde, en fazla zulüm kime yapılıyor?
Tabiî ki yarımız olan Kadınlara.
Lenin Usta’nın, “Kadın yoldaşlarımız olmasa biz bu devrimi başaramazdık” sözlerinden korkmuşçasına, başta ülkemizde olmak üzere bütün Ortadoğu’da hain işbirlikçilerin kadınlara zulmü devam ediyor.
Bundan birkaç gün önce, Boğaziçi Üniversitesine geniş güvenlik önlemleri ile getirilen, ne idüğü belirsiz bir Dürrizade Abdullah artığı, gerici hükümetin emri ile gençleri zehirlemeye çalışıyor. Buna karşın vaktiyle kendini Marksist-Leninist olarak tanımlayan, Türkiye’de çeşit çeşit Kadın hakları örgütünün içinde klikleşmiş Amerikancı Burjuva Kürt Hareketinin temsilcileri geçmişlerindeki demagojiden ibaret kadın hakları söylemlerini bir kenara bırakıp Abdülhakim Arvasi, Fethi Gemuhluoğlu gibi Komünizmle Mücadele Derneği iltisaklılarla beraber Türkiye’den emperyalist uşağı bir İslam Devleti inşa etmeye çalışıyor.
Ancak biz İkinci Kurtuluş Savaşçıları, 19 Mayıs 1919’da ne yaptıysak aynı inanç ve cesaretle tekrar aynılarını yapmaya; en sonunda da nihai kurtuluşumuz olan Demokratik Halk İktidarını ülkemizde inşa etme yolunda mücadeleye devam edeceğiz.
Umudumuz var, hep de var olmaya devam edecek.
Çünkü biz çeşitli metafizik söylemler ve içi boş inançlarla değil, Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın deyimiyle gerçek bilim olan Marksizm-Leninizm aracılığıyla bu umudu besliyoruz. Biz Halkın kurtuluşuna inanıyor değil onu adımız kadar iyi biliyoruz.
Bilimsel Sosyalizm Marks-Engels ustalar tarafından kurulmadan evvel, hatta binlerce yıl öncesinden beri bu topraklar çeşit çeşit tarihsel devrimle çalkalanmış ve ilerlemiştir. O devrimlerde kanlarını döken bütün insanlar bu toprakları; necaset dolu ağızlarıyla kirletmeye çalışanlara karşı, kızıldan bir nur gibi bezemiştir. Baba İshak’lar, Şeyh Bedreddin’ler, Kalender Şah’lar, Pir Sultan Abdal’lar, 200 sene boyunca zalim sultanları korkudan titreten Celaliler… Devrimciler için, bu kızıl nurun en yücelerinden yalnızca birkaçıdır!
Bilimsel Sosyalizmin ardından ise içerisinden Mustafa Suphive 15’leri,
Marks-Engels ve Lenin’den sonra dördüncü Usta olarak Hikmet Kıvılcımlı’yı,
Deniz Gezmişleri, Mahir Çayanları çıkaran bu topraklar;Emperyalizme, Faşizme, Şovenizme ve insanlığı Ortaçağkaranlığına götürüp orada hapsetmeye yeminli Ortaçağcı Gericiliğe bugün ve yarın da geçit vermeyecektir. Bunlar sarsılmaz bilincimizin sebepleridir.
Bizlere sunulan başlıklardan biri; “gençliğin talepleri nelerdir?” başlığı idi.
Bence gençler olarak artık taleplerin konuşarak değil, meydanlarda kol kola direnerek, barikatları aşarak kazanıma ulaşacağını görmüş bulunuyoruz.
Meclisin en sağından en soluna, yeni sözde anayasa için iktidar ile uzlaşanlardan bir talebimiz olmayacaktır. Çünkü 19 Mart Direnişini başlatanlar da ilerletecek olanlar da;
Biz Yıldırılamaz Gençliğiz. Biz hayatın yarısı Kadınlarız. Biz Emekçi Halkız.
19 Mart ile başlayan süreçte sıra arkadaşlarımız arasında da en çok örgütsüz olanlar zarar gördü. En çok onların canı yandı, en çok onların umutları ve cesaretleri kırıldı. Bizler eğer buradaysak ve bu topraklar için “Vatan Aşkını Söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmek yeğdir” diyerek canımızı ortaya koymuşsak; yılmadan, bıkmadan, usanmadan “Örgütsüz Halk Köle Halktır, Örgütlü Halk İse Yenilmez”şiarıyla halkımızı örgütleyip mücadeleye, savaşmaya devam etmeliyiz.
Bakın sosyal medyada ve çevresindeki gerici gruplar tarafından zehirlenen binlerce genç, düne kadar Gezi Şehidimiz Berkin Elvan’a hakaret ediyordu. Kendini çeşit çeşit faşist grubun dahlinde gören bu gençler polisle karşı karşıya geldiklerinde Berkin’le aynı konumda olduklarını fark ettiler. AKP’giller’in 23 senedir inşa etmeye çalıştığı dindar ve kindar nesil profili bir gecede gençlerin iradesiyle alaşağı edildi.
Menderes-Bayar iktidarıyla palazlanmış ve ardından kesintisizce devam etmiş olan antikomünizm propagandasına rağmen gençler; meydanlarda devrimcilerin kızıl bayrakları altında toplandı. ABD-AB Emperyalist haydudunun kirli propagandalarıyla zihni kirlenmiş daha birçok genç ise evinde, sokakta, sosyal medyada devrimcilerin onları eğitmesi için hazırda bekliyor.
Değerli genç arkadaşlarım;
Biz devrimi gökten inecek hatasız, kusursuz bir devrim ordusuyla değil işçi, emekçi, halk çocuğu bu gençlerle yapacağız.
Bu gençleri hatalarından döndürmek, onları İkinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’nın bir neferi yapmak bizlerin elinde.
68 Kuşağından, Heba Edilen Devrim Yüklü Yıllar olan 70’li yıllardan, Şanlı Gezi Eylemlerimizden çıkardığımız dersler ile İşçi Sınıfının önderliğinde, İşçi Sınıfımız, Devrimci Gençlikle el ele; bize dayatılmaya çalışılan, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ilmek ilmek işlenmiş Yeni Sevr’i, bizlere kan kusturan işsizlik, pahalılık, zulüm cehennemini, ABD-AB Emperyalizminin her türlü unsurunu biz yırtıp tarihin çöplüğüne atacağız!
Ve kendi yurdumuzu kurtardıktan sonra dünyanın bütün mazlum halklarına umut olmak için hep bir ağızdan yine ve yine haykıracağız:
Halkız Haklıyız Yeneceğiz!
17 Mayıs 2025
Kurtuluş Partisi Gençliği