16 Mart 2023 Perşembe

16 Mart Katliamlarının Hesabını Soracağız! Beyazıt ve Halepçe’yi Unutmadık, Unutmayacağız Ve Unutturmayacağız!

Bundan 45 yıl önce, 16 Mart 1978 tarihinde İstanbul Üniversitesinde okuyan devrimci öğrencilere ABD Emperyalizmi güdümündeki faşistlerce bir saldırı planlandı. Bu saldırı tarihe Beyazıt Katliamı olarak geçti.

O zamanlar devrimci öğrenciler kendilerini sivil ve üniformalı faşistlerin saldırılarına karşı koruyabilmek için okuldan toplu bir şekilde çıkıyorlardı. O gün yani öğrencilerin yine toplu çıkış yapacağı 16 Mart günü normalde 30-40 polis olması gereken alanda nedense sadece 9 polis bekliyordu ve faşistler tarafından planlı bir saldırı düzenlendi. Cemil Sönmez, Hatice Özen, Baki Ekiz, Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl ve Murat Kurt Yoldaşlarımız, 7 kızıl karanfilimiz, Halkların Kurtuluş Davası uğruna can verdiler.

İşte 16 Mart 1978, tarihte birçok kez hain pusularda katledilen binlerce devrimci arkadaşımızın katledildiği başka bir gündür. Faşizmin, devrimcileri şehit ettiği başka bir gündür. Ve aynı zamanda bu topraklarda devrimciler hiçbir zaman tükenmediği için devrimcileri tüketemediği aksine çoğalttığı başka bir gündür. Beyazıt’ın devrimci tarihine eklenen, bugünün devrimcilerinin kalbine sızı veren, mücadelesine güç katan başka bir gündür 16 Mart.

Peki, nasıl yaşanmıştı bir MİT-CIA-Kontrgerilla tezgâhı olan bu katliam?

O zamanlar devrimciler hem sivil hem de üniformalı faşistlerin hain saldırılarından dolayı okuldan toplu çıkış yapıyorlardı. 16 Mart 1978 günü de diğer günlerde olduğu gibi okullarından toplu çıkış yapmışlardı. Ama faşist hainlerin ve onlara destek veren Pol-Bir’li polislerin desteği ile ilk önce bomba attılar devrimci gençlerin üzerine, ardından da taradılar yoldaşlarımızı. Ve yedi kızıl karanfilimizi katlettiler böylece.

Biz çok iyi biliyoruz ki, 16 Mart Beyazıt Katliamı sadece sivil faşistler tarafından değil aynı zamanda ABD Emperyalistleri ve onların uşağı olan yerli satılmışlar, MİT’in, CIA’nın ve Kontrgerilla’nın kontrolünde olanlar tarafından Halkların Kurtuluşunun sadece sosyalizm ile gerçekleşeceğini bilen ve o yönde bilinçlenen kitleleri sindirmek için yapılmıştır. Aynı zamanda 27 Mayıs Politik Devrimi’yle elde edilen, 12 Mart Faşist Diktatörlüğünce budanan sınırlı kazanımları ve özgürlükleri bütünüyle yok etmek için tezgâhlayacakları 12 Eylül Faşist Darbesine giden yolun taşlarından birini daha döşemek için yapılmıştır bu katliam.

Ancak adımız gibi eminiz; bu tür alçakça saldırılar gençlerin devrimci mücadeleye katılmasına engel olamaz ve yine biz gençleri Halkların Kurtuluş Davası olan biricik davamız sosyalizmden alıkoyamaz.

45 yıl önce gençliğin Emperyalizme, Faşizme ve Ortaçağcı gericiliğe karşı yürüttüğü mücadeleyi baltalamak için katliamlar yapanlar, bugün de ellerindeki her türlü imkânı gençlerimizin toplumsal olaylara verecekleri tepkileri baskılamak adına, üniversitelerin bilim yuvaları olmaktan uzaklaşıp Ortaçağ medreselerine dönmesini sağlamaya çalışmaktadırlar. Bunu yapanlar da AB-D Emperyalizmine uşaklıkta sınır tanımayan AKP’giller iktidarıdır. AKP’giller, ABD Emperyalizmi tarafından “Yeşil Kuşak Projesi” ve “Büyük Ortadoğu Projesi” kapsamında iktidara getirildikleri günden bu yana ülkemizin her alanını Ortaçağcı gerici ideolojileri ile zehirledikleri gibi bilim yuvalarımız olan üniversiteleri, liselerimizi, ortaokullarımızı ve ilkokullarımızı dahi zehirlemeye çalışmaktadırlar.

Ancak biz Kurtuluş Partisi Gençliği olarak Laik, Demokratik ve Parasız, Eğitim mücadelemizi bulunduğumuz her alanda savunmaya ve dövüştürmeye devam edeceğiz. Ve tüm bu mücadeleyi verirken bizden önce alçakça ve hain bir pusuda katledilen 16 Mart Şehitlerini unutmayacağız, onların mücadelesini yükselteceğiz!

Dünya Halklarının Kurtuluşu ve sosyalizm yolunda düşenlere şan olsun!


Kahrolsun AB-D Emperyalizmi!

Yaşasın Gençliğin Devrimci Mücadelesi!

 

16 Mart 2023

Kurtuluş Partisi Gençliği

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öneri/eleştiri ilet.