Şanlı Küba Devrimi’nin 64. yıldönümünde selam olsun Küba Devrimi’nin önderleri Fidel-Che-Raul-Camilo Yoldaşlara ve adsız kahramanlara!
Selam olsun devrim ateşini büyütüp
harlayanlara!
Selam olsun ABD gibi insan soyunun azılı
düşmanının hemen yanı başında böyle bir devrim yapıp insanlığa yıkılmaz bir
kale bırakanlara!
Başta bizim ülkemiz olmak üzere dünyanın dört bir yanında Batista’lar halkı sindirmeye, kendi çıkarları için halkın manevi duygularını kullanmaya devam ediyorlar. Fakat bitmedi tüm mazlum ve ezilen halklar için, insanca bir yaşam için, sürüyor kavga… Sürmek, büyümek, Küba Devrimi’ndeki gibi bir kavga olmak zorunda.
Bu yüzden her yıl bıkmadan anıyoruz Küba
Devrimi’ni. 64 yıldır sönmeyen devrim ateşini ezilen halklara Prometheus gibi
vererek kararlılığımıza güç katıyoruz, umudu besleyip mücadelemizi genişletmeye
çalışıyoruz. Buna karşın bu şanlı zaferin acısı içlerinde olan emperyalistler
ve güdümlüleri de iftira ve yalanlarla saldırmaya devam ediyor Küba’ya ve Küba Devrimi’ne.
Hal böyleyken Küba Devrimi’ni anlamak ve
aklımıza kazımak bizlerin en birincil vazifelerinden biri. Bu özel günde bu
önemli vazifemizi bir defa daha hatırlayalım. Küba Devrimi, tüm dünya
halklarına halkın düzenli bir orduyu ezebileceğini göstermiştir. İşte bu yüzden
ezilen halklara bir ışık yakıp ABD-AB emperyalizmine karşı dik durduğu için
Küba Devrimi'ni sahiplenmek, unutmamak içerisinde insancıl duygular taşıyan her
insanın görevidir. Bunu Fidel uluslarası toplantılardan birinde şöyle dile
getiriyor:
“Eğer ABD, Küba Devrimi’ni
başarısızlığa uğratmayı başarırsa, bunun tüm gücümüze, tüm devrimci güçler ve
dünyada barış ve adaleti isteyen herkese ne ifade edeceğini anlıyoruz. Bu
nedenle, Devrim’i savunmak yalnızca Kübalılar olarak bizim temel görevimiz
değil aynı zamanda hayatınıza mal olacaksa bile sizin için de kutsal bir
görevdir”
Küba Devrimi, Küba Halkına emekçi sınıfların payına asla düşmeyen sosyal
kazanımlar sağlamayı başardı. Toplumdaki eşitsizlik tablosu, 1960'lı yılların
başından itibaren hem varlıklar hem de gelirler açısından radikal bir değişime
uğradı ve eşitsizlikler azaltılıp halkı refaha kavuşturdu.
Küba Devrimini, köylüleri toprağa ve o
toprağı işleyecek araçlara kavuşturduğu,
ergin yaşa gelen her genç insanı işe kavuşturacak koşulları yarattığı, her
işçinin, ortaya çıkardıkları zenginliklerden eşit oranda pay almasını sağladığı
ve yıllardır yoksullukla cebelleşip sömürülen halkı değiştirerek can suyu
verdiği için unutmamalıyız. Devrim sonrası bilim sermayeye bağımlı kalmayıp kendi
toplumunun sorunlarını çözmeye adanmış ve başarılı olmasının ötesinde evrensel
bir özellik göstermiştir.
İşte bu yüzden unutmamalıyız Küba
Devrimi’ni.
Bu durumu Fidel Castro eski
konuşmalarından birinde “Biz başka ülke halklarına bomba göndermiyoruz. biz bilim
insanlarımızı ve doktorlarımızı hayat kurtarsınlar diye yetiştirdik ve dünyanın
en ücra köşelerine gönderdik”, diyerek
Küba’nın bugününü aydınlatıyor.
Küba’da üretilen bilimden bütün dünya
emekçi halkları yararlanabilir. Bunun en güzel örneğini birkaç yıldır içinde
olduğumuz pandemi döneminde gördük. Sosyalist Küba dünyanın dört bir yanına
sağlık tugaylarını ve aşılarını gönderip insanlara umut oldu.
İşte bunlardan ötürü Küba Devrimi’ni
savunmalı ve mıh gibi çakmalıyız aklımızın ortasına ve haykırmalıyız:
KAHROLSUN ABD-AB EMPERYALİZMİ!
YA ÖZGÜR VATAN YA ÖLÜM!