30 Ağustos 2020 Pazar

AKP’giller’in pandemi sürecinde de eğitim politikası: Parası olan okusun, olmayan okumasın!


Koronavirüs salgını nedeniyle sağlığımızı korumaya çalıştığımız bu günlerde AKP’giller’in insan hayatını yok sayan, bilimsellikten uzak politikaları nedeniyle zorlu bir süreçten geçmekteyiz. Bu sorunlar devam ederken Ortaçağcı gericiliğin darbeleriyle çöküntüye uğratılan, darmadağın edilen eğitim sistemimizle, geleceği belirsiz, niteliksiz, umut vermeyen bir eğitim-öğretim yılının başına gelmiş bulunmaktayız. Bu yılın öncekilerden farkı pandemi nedeniyle zorlukların daha da katlanmış olmasıdır.
Salgının Türkiye’de görüldüğü ilk günlerden itibaren önlemler almak yerine üstünü örtmeye çalışan AKP’giller’in, salgının ivmesini arttırmasıyla her alanda olduğu gibi eğitimde de halk düşmanlıkları gün yüzüne çıkmıştır. Her geçen gün, AB-D ve onların yerli işbirlikçileri AKP’giller iktidarıyla hızla gericileştirilen ülkemiz, faşist bir din devletine doğru ilerlemektedir. Emperyalizmin Ortadoğu’yu bölüp parçalama planları üzerine geliştirdiği BOP’a karşı çıkabilecek aydın, laik, Mustafa Kemalci, tam bağımsızlık mücadelesi veren bir gençlik kalmaması için, eğitim gericileştirilmiş, ders kitaplarından Mustafa Kemal ve ardından da laikliğin son kalıntıları da kaldırılmıştır.

Eğitim kendi küplerini doldurmak için bir araç haline gelmiş, ticarileştirilmiş, eğitim kurumları birer holding olmuşlardır. Parası olmayan okumasın zihniyeti, yürütemedikleri uzaktan eğitimle de iki katına çıkmış durumdadır. Bu süreçte yeterli alt yapı kurulamadığı için uzaktan eğitime erişemeyen, teknolojik araç gereci olmadığından bu eğitimden etkin bir şekilde yararlanamayan milyonlarca öğrenci AKP’nin eşitsizlik üreten politikalarının kurbanı oldu. Türkiye’de okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede örgün eğitim alan toplam 18 milyon 108 bin 860 öğrenciden sadece 7 milyon 383 bin 213’ü EBA’yı aktif olarak kullanabildi. Ekonomik nedenlerle ve MEB’in alt yapı eksikliğinden dolayı %70’lik bir öğrenci dilimi ise uzaktan eğitimin tuzağına düştü. Özel okullara tanınan ayrıcalıklar ile devlet okullarında okuyan öğrencilerin arasındaki uçurum bu dönemde keskin bir şekilde açıldı.

Eğitimdeki eşitsizliklerin yeniden üretilmesine araç olan uzaktan eğitim süreci, bu yönüyle öğrencilerin ve velilerin de hiçbir sorununa çözüm olamayıp milyonlarca öğrenciyi eğitimden uzaklaştırmıştır. Gençlerin ve çocukların eğitimden mahrum bırakılmasının AKP’giller açısından bir sakıncası yoktur.

Salgına karşı umut verici hiçbir gelişme olmamasına rağmen ilk etapta okulların açılış tarihi olarak 31 Ağustos belirlenmiş, daha sonra 21 Eylül’e ertelenmiştir. Milyonlarca insanın pandemi nedeniyle artan sefaleti, yoksulluğu, örgütsüz de olsalar tepki göstermelerine yol açtı. Bu tepkilerden korkan AKP’giller iktidarı tekerlenip gidişlerini tetikleyen Koronavirüs tedbirlerinden vazgeçtiler. Çünkü yok denecek kadar bile olsa bu tedbirler zaten çöküntüde olan ekonomiyi iyice dağıtmıştır. Bu kaçınılmaz sonu ertelemek için sürü bağışıklığına geçip ölen ölsün, hayatta kalmayı başarabilenler kalsın mantığına geçilmiştir.

Ortaçağcı gericilik Covid-19 virüsünden daha tehlikelidir

ABD emperyalistleri ve onun yerli işbirlikçileri olan AKP’giller ülkemizi ortaçağın karanlık dünyasına hapsetmek, böylelikle vurgunlarını, talanlarını, sömürülerini daha kolay gerçekleştirmek istemektedirler. Parasız, bilimsel ve laik eğitim mücadelemizin önemi her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Bu hayasızca gidişe, AKP’giller’in ülkemizi ve eğitim sistemimizi uğrattığı çöküntüye ve eşitsiz eğitime karşı; yapılması gereken herkes için eşit, parasız, laik bir eğitim mücadelesini yükseltmektir. Bu mücadelenin önemi, insan hayatının hiçe sayıldıdğı, parababalarının kâr hırsının halk sağlığından üstün tutulduğu bu günlerde kendini her zamankinden daha fazla belli etmektedir. Bu mücadele her şeyden önce gelecek nesillerin donanımlı, bilgili ve birikimli olması, gerçek aydın niteliğine sahip olabilmesinin mücadelesidir.

İşte biz demokratik ve laik bir toplum düzeninin, Demokratik Halk iktidarının Kurulması için mücadele ediyoruz. Halkımızı Ortaçağcı gericilik virüsünden, onu başımıza musallat eden AB-D Emperyalistlerinden, tıpkı Birinci Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda olduğu gibi, İkinci Kurtuluş Savaşı vererek kurtaracağız.

30 Ağustos 2020
Kurtuluş Partisi Gençliği