Ya Özgür Vatan Ya Ölüm!
Buydu Küba Devrimi’nin ağızdan ağıza yayılan sloganı. Bu sözün sahibi ise Küba Devrimi’nin Önderi Fidel Castro.
Olmaz, yapılamaz denileni yapmıştı Fidel ve Yoldaşları. ABD’nin, arka bahçemiz, dediği Küba’da Sosyalizmi kurmuş, emperyalizmin anavatanının başucunda, emperyalizme karşı kızıl bir bayrak kaldırmışlardı Küba’da. Bu tabiî ki sadece Fidel’in başının altından çıkmamıştı. Onunla birlikte savaşan ve onunla birlikte ölümü göze alan başta Che, Raul veCamilo Yoldaşlar olmak üzere vatanlarının bağımsızlığına ve sosyalizme inanmış büyük halk kitlelerinin başının altından çıkmıştı. Hatta onlardan çok önce Jose Marti’nin başının altından çıkmıştı bu özgürlük ve eşitlik aşkı. Ve hepsinin amacı aynı idi: Ya Özgür Vatan, Ya Ölüm!
Coğrafi Keşifler’in başlaması ve Amerika Kıtası’nın keşfedilmesi ile birlikte başlayan sömürgecilik yarışından Küba da payına düşeni almıştı. 1492 yılında Kristof Kolomb tarafından keşfedilen bu topraklar aynı yıl İspanyol toprağı ilan edildi. İlk yerleşimlerin kurulmaya başlandığı 1511 yılından, Jose Marti’nin İspanyol sömürgeciliğine karşı 1895 yılında başlattığı savaşa dek tam 384 yıl boyunca İspanyol sömürgesi olarak kaldı Küba.
1895 yılına gelince, daha sonra Küba’nın kurucusu ilan edilecek olan Jose Marti artık daha fazla ülkesinin sömürülmesine dayanamamış ve İspanyol sömürgecilerine karşı bir savaş başlatmıştır. İspanyol sömürgecilerine karşı başlattığı bu savaşlardan birinde hayatını kaybedecek olan Jose Marti kendisinden sonra yapılan devrimlere aydınlık bir yol çizmiştir.
1898 yılında ABD, İspanya’ya savaş açarak onları yenmiş ve Küba topraklarını artık kendi arka bahçesi olarak kullanmaya başlamıştır.
ABD, 1933 yılında eli kanlı faşist diktatör Fulgencia Batista’yı kendi uşağı olarak ülke yönetimine getirmiş, Fidel Castro ve Yoldaşlarının 1959 yılında Küba’yı kurtarmasına kadar ülkeyi diktatörlükle yönettirmişlerdir o faşist katile.
1953 yılına gelindiğinde ise daha önce adı duyulmamış bir adam ve az sayıda asker, diktatörlüğe karşı bir savaş başlatmış ve ileride gerçekleşecek olan Küba Devrimi’nin işaret fişeğini ateşlemişlerdir. Moncado Kışlası’na yapılan fakat başarısız olan bu girişimden sonra mahkemeye çıkartılan Fidel Castro ve Yoldaşları “Tarih Beni Beraat Ettirecektir” adlı, diktatörlüğü teşhir eden, devrimci savunmanın en görkemli örneklerinden biri olan savunmalarını yapmışlar, ve yapılan sözde yargılamada belli bir süre hapis cezası almışlardır. Hapisten çıktıktan sonra kaldıkları işe hiç vakit kaybetmeden ve bütün benlikleriyle yeniden başlamışlardır Fidel ve Yoldaşları.
1955 yılında “26 Temmuz Hareketi” ile yeniden ve daha güçlü bir şekilde savaşı başlatan Fidel ve Yoldaşları, en başta başlattıkları gerilla hareketini halkın içine ve şehirlere yayabilmiş ve en sonunda, 1 Ocak 1959 tarihinde diktatör Batista’yı ve ülkelerine yerleşmiş olan AB-D Emperyalistlerini vatanlarından söküp atmışlardır.
Şan olsun Fidel’e, Şan olsun Che’ye, Camilo’ya, Raul’a ve Şan olsun Küba Halkına!
Ve onlar, başta Fidel, Che, Camilo, Raul olmak üzere Küba Halkıyla omuz omuza vererek, vatanlarını dünyanın en gelişkin ülkeleri seviyesine çıkartmak için çalışmışlardır ABD’nin uyguladığı acımasız ablukaya rağmen; Sosyalist Kamp’ın yıkılıp yalnız kalmalarına rağmen…
Ve bugün Küba eğitimde, sağlıkta dünyanın en ileri ülkelerinden birisidir. Okuryazarlık oranı yüzde yüzdür. Bebek ölüm oranları dünyanın en düşük oranlarından birisidir. Sağlık ve Eğitim tümüyle parasızdır.
Kübalı doktorlar, öğretmenler ve diğer biliminsanları başta Latin Amerika ve Afrika ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok ülkesine karşılıksız yardım etmektedirler.
Ve Küba insanları dünyanın en mutlu, en huzurlu insanlarıdır.
Ne mutlu Küba Halkına!
Ve bizler de yani Türk ve Kürt Halklarının gerçek devrimcileri olan Kurtuluş Partililer de; aynı Küba’da Fidel ve Yoldaşlarının yaptığı gibi, öncelikli olarak başımıza diktatör kesilen Tayyipgiller’i, ardında da ülkemizi IMF’si ile NATO’su ile bilfiil kurduğu askeri üsleri ile işgal altına almış AB-D Emperyalist haydutlarını başta ülkemizden ve daha sonra bölgemiz Ortadoğu’dan ve nihayetinde tüm Dünya’dan, sanki kansere sebep olan kötü huylu bir kitleyi vücudumuzdan söküp atıyormuşçasına, bu topraklara ve Dünya’ya bir daha gelmemek üzere söküp atacağız.
Fidel ve Yoldaşları nasıl kendi ülkeleri için en ideal, en doğru mücadele stratejilerini ve taktiklerini uygulayarak emperyalistleri ve yerli işbirlikçilerini ülkelerinden def ettiyse, biz de bu ülkenin sınıf ilişki ve çelişkilerini en iyi tahlil eden Gerçek Devrimciler olarak, Halkın Kurtuluş Partililer olarak halkımızı bu zulümden kurtaracağız. Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı Usta’nın her söze başlarken söylediği gibi, başta İşçi Sınıfımız olmak üzereçalışan, üreten, emeğiyle geçinen, ezilen, sömürülen tüm halk kitlelerini birleştireceğiz, örgütleyeceğiz, ordulaştıracağız. Demokratik Halk İktidarımızı kurup halkların gözbebeği Sosyalizme ulaştıracağız toplumumuzu.
Buna inancımız tamdır! 31.12.2015
Ya Özgür Vatan Ya Ölüm!
Kahrolsun Emperyalizm, Yaşasın Sosyalizm!
Yaşasın Küba Devrimi!
HKP Genel Merkezi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Öneri/eleştiri ilet.