5 Ocak 2016 Salı

Sosyalizm, Eğitim ve Gençlik

Küba Devrimi, insanlığın baş düşmanı olan AB-D Emperyalistlerine 57 yıldır meydan okuyor. Sosyalizm bayrağını 57 yıldır dalgalandıran Küba’nın, Eski Devlet Başkanı Komutan Fidel Castro, sosyalizmin devamlılığı ve güçlü kılınması için eğitimli ve örgütlü bir topluma ihtiyaç olduğunu görmüştü. Fidel Yoldaş devrimden hemen sonra ülkede eğitim seferberliği başlattı. Batista döneminden kalan bütün gerici okul yönetimleri feshedildi. Okuma-yazma bilmeyen, okuldan ve eğitimden mahrum kalmış, hem kırsalda ki hem de kentte ki Kübalıları okur-yazar yapabilmek için, on binlerce gönüllü Kübalı ile birlikte, girişilen mücadele sonuç verdi. Ve devrimden önce okuma-yazma bilmeyenlerin oranı %23,6 iken, devrimden sonra yapılan seferberlik sonucu bu oran keskin bir düşüşle % 3,9'a indi. 1962 yılı Ocak ayı sonlarında, Fidel Castro, Jose Marti Devrim Meydanı’nda “Tamamladık!” diye neşeli sloganlar atan 300 bin kişinin karşısında, kampanyanın başarısını ve Küba’nın cehaletten arındırılmış bir ülke olduğunu ilan etti. Ve o gün; 22 Aralık tarihi, Ulusal Eğitim Günü olarak ilan edildi.
Küba devrimden sonra neden mi ilk iş olarak eğitime el attı?

Bunu Fidel yoldaş şu şekilde açıklar: “Bugün politikacılar, halkın cehalet içinde kalmasıyla ilgileniyorlar, çünkü cahil bir halk, fanatizm ve önyargı ekicilerinin, kapitalizmden çıkarı olanların en iyi müttefiki ve ilerlemenin en büyük düşmanıdır”. (Komutan Fidel Castro Ruz, 29 Mayıs 1959)
Küba Anayasası, “Herkesin eğitim hakkı vardır” ve “Herkes her düzeyde parasız eğitim alma hakkına sahiptir” der. Çünkü insanın en temel haklarından bir tanesi de eğitim hakkıdır. Küba'da yani sosyalizmde, eğitim herkese eşit ve ücretsizdir. Küba Devleti, 12 yıllık ortaöğretim programını bitiren herkese üniversite eğitimi alma hakkını garanti eder. Üniversite okunan dönemde eğitim araçları, yurt, servis, yemek ücretsizdir ve her öğrenciye burs verilir.
  Sosyalizm insanın üzerindeki maddi-manevi sömürüyü kaldırmayı hedefler ve toplumdaki insanları kolektif çalışan özgür bireylere dönüştürür. Sosyalist eğitim bu dönüşümün ilk halkasıdır. Sosyalist eğitim gerçek anlamda bilimsel eğitim demektir. Eğitim kurumlarının özerk olması, eğitimin eşit, parasız, laik, bilimsel, anadilde olması ancak sosyalizmle mümkündür. Toplum ancak bu şekilde bir eğitimden geçirilirse ileriye doğru gidebilir.
  Bizim ülkemiz gibi kapitalizme geç girmiş ülkelerde ise eğitim neredeyse tamamen paralı, gerici ve hâkim sınıfların ideolojisi doğrultusunda yürütülür. Yaklaşık 70 yıldır gerici-ortaçağcı iktidarların yönettiği ülkemizde laik eğitim ise artık sadece hayaldir. Emperyalistler,  kendi ülkelerindeki eğitimin laik ve bilimsel olmasına özen gösterirler. Çünkü bu tekniği ilerletir. Ve Emperyalistler, bu tekniği diğer geri kalmış ülkeleri sömürebilmek için kullanırlar. Sömürdüğü ülkenin, eğitim sisteminin geri bıraktırılması, teknik olarak o ülkenin ilerlememesi, emperyalizmin kurallarındandır. İşte bu yüzden ülkemizde, AB-D Emperyalistleri tarafından iktidara getirilmiş bütün partiler, eğitimi adım adım gericileştirdi, bilimsellikten uzaklaştırıp paralı hale getirdi. Bunun içindir ki teknik, sanayi ve ekonomik olarak tamamıyla dışa bağımlı bir hale geldik.
Bilim kurumu olması gereken üniversitelerimiz çoktan gerici yönetimlerle, müfredatlarla başları tutulmuş ve birer ticarethaneye dönüştürülmüş durumdadırlar. 13 yıllık ortaçağcı Tayyipgiller İktidarı, bu dönüşümü artık son haddesine getirmiş durumdalar. Bütün üniversite yönetimleri, onlar tarafından belirlenmektedir. İlerici, devrimci öğrencilerin eylemlilikleri, her adımda engellenmekte ve gerici üniversite yönetimleri, ortaçağcı derneklerin okullardaki faaliyetlerini destekleyerek, örgütlenmelerine yardımcı olmaktadır.
Bizler, ortaçağcı gericilikle mücadele ederken; Küba, ABD ambargosu altında ve zor şartlarda birçok şey başardı. Sosyalizmi zafere ulaştıran Küba önderliği, yaptığı ileri hamleleri ile bugün tıp alanında da dünyanın birçok ülkesinden kat kat ileri bir seviyededir. AB Emperyalistlerinin yüzyıllarca sömürüsü altında yaşamış Afrika ülkelerine, gönüllü olarak her sene yüzlerce Kübalı doktor gitmektedir. Fakir Afrika halklarına ücretsiz sağlık hizmeti vermektedir Kübalı doktorlar. Sosyalizmin yüceliğini, insancıllığını tüm Küba halkının, bilincinde ve pratiğinde görmek mümkündür.
Küba halkı baştan aşağı örgütlü bir toplumdur artık. Mahallelerden köylere, kentlerden okullara kadar örgütlü bir halk vardır artık karşımızda. Bunu büyük ölçüde devrimin hemen sonrasında girişilen eğitim seferberliği sağlamıştır. Fidel Castro bir konuşmasında şöyle bahseder bu konudan, “Burada köylülere sadece silah kullanma öğretilmiyor, aksine onlara kalem tutma ve kitap okuma öğretiliyor. Önceden güçsüz ve cahildiler; daha önce eller boş, eller silahsız, zihinler eğitimsizdi: Bugün, zihinleri ve kolları silahlandırdık!”
Küba devrimini önümüze alarak bizler de diyoruz ki; Kurtuluş Partisi Gençliği olarak bulunduğumuz tüm üniversitelerde, ülkemizi Yeni Sevr’e ve Ortaçağ karanlığına götürmek isteyen ABD Emperyalistlerine ve işbirlikçileri olan Tayyipgillere karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Laik, demokratik, bilimsel, parasız ve anadilde eğitim isteğimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Vatanımızı AB-D Emperyalistlerinden, yerli satılmışlardan temizleyecek ve Demokratik Halk Devrimi’ni başaracağız. İşte o zaman gerçek “Demokratik Halk Üniversiteleri” ile halkımız, bilime sınırsızca ve parasız olarak kavuşacaktır.

Yaşasın Parasız, Demokratik, Bilimsel, Laik ve Anadilde Eğitim!

Yaşasın Demokratik Halk Üniversiteleri Mücadelemiz!


Kurtuluş Partisi Gençliği