Küba
Devrimi, insanlığın baş düşmanı olan AB-D Emperyalistlerine 57 yıldır meydan
okuyor. Sosyalizm bayrağını 57 yıldır dalgalandıran Küba’nın, Eski Devlet
Başkanı Komutan Fidel Castro, sosyalizmin devamlılığı ve güçlü kılınması için
eğitimli ve örgütlü bir topluma ihtiyaç olduğunu görmüştü. Fidel Yoldaş
devrimden hemen sonra ülkede eğitim seferberliği başlattı. Batista döneminden
kalan bütün gerici okul yönetimleri feshedildi. Okuma-yazma bilmeyen, okuldan
ve eğitimden mahrum kalmış, hem kırsalda ki hem de kentte ki Kübalıları
okur-yazar yapabilmek için, on binlerce gönüllü Kübalı ile birlikte, girişilen
mücadele sonuç verdi. Ve devrimden önce okuma-yazma bilmeyenlerin oranı %23,6
iken, devrimden sonra yapılan seferberlik sonucu bu oran keskin bir düşüşle %
3,9'a indi. 1962 yılı Ocak ayı sonlarında, Fidel Castro, Jose Marti Devrim
Meydanı’nda “Tamamladık!” diye
neşeli sloganlar atan 300 bin kişinin karşısında, kampanyanın başarısını ve
Küba’nın cehaletten arındırılmış bir ülke olduğunu ilan etti. Ve o gün; 22
Aralık tarihi, Ulusal Eğitim Günü
olarak ilan edildi.
Küba
devrimden sonra neden mi ilk iş olarak eğitime el attı?
Bunu
Fidel yoldaş şu şekilde açıklar: “Bugün
politikacılar, halkın cehalet içinde kalmasıyla ilgileniyorlar, çünkü cahil bir
halk, fanatizm ve önyargı ekicilerinin, kapitalizmden çıkarı olanların en iyi
müttefiki ve ilerlemenin en büyük düşmanıdır”. (Komutan Fidel Castro Ruz,
29 Mayıs 1959)
Küba
Anayasası, “Herkesin eğitim hakkı
vardır” ve “Herkes her düzeyde
parasız eğitim alma hakkına sahiptir” der. Çünkü insanın en temel
haklarından bir tanesi de eğitim hakkıdır. Küba'da yani sosyalizmde, eğitim
herkese eşit ve ücretsizdir. Küba Devleti, 12 yıllık ortaöğretim programını
bitiren herkese üniversite eğitimi alma hakkını garanti eder. Üniversite okunan
dönemde eğitim araçları, yurt, servis, yemek ücretsizdir ve her öğrenciye burs
verilir.
Sosyalizm insanın üzerindeki maddi-manevi
sömürüyü kaldırmayı hedefler ve toplumdaki insanları kolektif çalışan özgür
bireylere dönüştürür. Sosyalist eğitim bu dönüşümün ilk halkasıdır. Sosyalist
eğitim gerçek anlamda bilimsel eğitim demektir. Eğitim kurumlarının özerk
olması, eğitimin eşit, parasız, laik, bilimsel, anadilde olması ancak
sosyalizmle mümkündür. Toplum ancak bu şekilde bir eğitimden geçirilirse
ileriye doğru gidebilir.
Bizim ülkemiz gibi kapitalizme geç girmiş
ülkelerde ise eğitim neredeyse tamamen paralı, gerici ve hâkim sınıfların
ideolojisi doğrultusunda yürütülür. Yaklaşık 70 yıldır gerici-ortaçağcı iktidarların
yönettiği ülkemizde laik eğitim ise artık sadece hayaldir. Emperyalistler, kendi ülkelerindeki eğitimin laik ve bilimsel
olmasına özen gösterirler. Çünkü bu tekniği ilerletir. Ve Emperyalistler, bu
tekniği diğer geri kalmış ülkeleri sömürebilmek için kullanırlar. Sömürdüğü
ülkenin, eğitim sisteminin geri bıraktırılması, teknik olarak o ülkenin
ilerlememesi, emperyalizmin kurallarındandır. İşte bu yüzden ülkemizde, AB-D
Emperyalistleri tarafından iktidara getirilmiş bütün partiler, eğitimi adım
adım gericileştirdi, bilimsellikten uzaklaştırıp paralı hale getirdi. Bunun
içindir ki teknik, sanayi ve ekonomik olarak tamamıyla dışa bağımlı bir hale
geldik.
Bilim
kurumu olması gereken üniversitelerimiz çoktan gerici yönetimlerle,
müfredatlarla başları tutulmuş ve birer ticarethaneye dönüştürülmüş durumdadırlar.
13 yıllık ortaçağcı Tayyipgiller İktidarı, bu dönüşümü artık son haddesine
getirmiş durumdalar. Bütün üniversite yönetimleri, onlar tarafından
belirlenmektedir. İlerici, devrimci öğrencilerin eylemlilikleri, her adımda
engellenmekte ve gerici üniversite yönetimleri, ortaçağcı derneklerin
okullardaki faaliyetlerini destekleyerek, örgütlenmelerine yardımcı olmaktadır.
Bizler,
ortaçağcı gericilikle mücadele ederken; Küba, ABD ambargosu altında ve zor
şartlarda birçok şey başardı. Sosyalizmi zafere ulaştıran Küba önderliği,
yaptığı ileri hamleleri ile bugün tıp alanında da dünyanın birçok ülkesinden
kat kat ileri bir seviyededir. AB Emperyalistlerinin yüzyıllarca sömürüsü
altında yaşamış Afrika ülkelerine, gönüllü olarak her sene yüzlerce Kübalı
doktor gitmektedir. Fakir Afrika halklarına ücretsiz sağlık hizmeti vermektedir
Kübalı doktorlar. Sosyalizmin yüceliğini, insancıllığını tüm Küba halkının,
bilincinde ve pratiğinde görmek mümkündür.
Küba
halkı baştan aşağı örgütlü bir toplumdur artık. Mahallelerden köylere,
kentlerden okullara kadar örgütlü bir halk vardır artık karşımızda. Bunu büyük
ölçüde devrimin hemen sonrasında girişilen eğitim seferberliği sağlamıştır.
Fidel Castro bir konuşmasında şöyle bahseder bu konudan, “Burada köylülere sadece silah kullanma öğretilmiyor, aksine onlara
kalem tutma ve kitap okuma öğretiliyor. Önceden güçsüz ve cahildiler; daha önce
eller boş, eller silahsız, zihinler eğitimsizdi: Bugün, zihinleri ve kolları
silahlandırdık!”
Küba
devrimini önümüze alarak bizler de diyoruz ki; Kurtuluş Partisi Gençliği olarak bulunduğumuz tüm üniversitelerde,
ülkemizi Yeni Sevr’e ve Ortaçağ
karanlığına götürmek isteyen ABD Emperyalistlerine ve işbirlikçileri olan
Tayyipgillere karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Laik, demokratik, bilimsel,
parasız ve anadilde eğitim isteğimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Vatanımızı AB-D
Emperyalistlerinden, yerli satılmışlardan temizleyecek ve Demokratik Halk
Devrimi’ni başaracağız. İşte o zaman gerçek “Demokratik Halk Üniversiteleri”
ile halkımız, bilime sınırsızca ve parasız olarak kavuşacaktır.
Yaşasın Parasız, Demokratik,
Bilimsel, Laik ve Anadilde Eğitim!
Yaşasın Demokratik Halk
Üniversiteleri Mücadelemiz!
Kurtuluş
Partisi Gençliği