6 Ağustos 2015 Perşembe

Tayyipgiller Gençlikten Ne istiyor?

Geçtiğimiz günlerde birkaç gazetenin internet sayfasında haber olmaktan öte gidemeyen bir gelişme oldu. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir komisyon, Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde birtakım değişiklikler yaptı. Bu değişikliklerden bahsetmeden önce, dikkatimizi çekmesi gereken bir nokta var. Tayyipgiller iktidara geldikleri günden beri dur durak bilmeden, hayatın her alanında bugüne dek görülmemiş derecede gerici uygulamalar hayata geçiriyorlar. Son yıllarda mücadelesi yükselen, özellikle Gezi İsyanı zamanı öne çıkan lise gençliğini ilgilendiren böyle bir değişiklikte de bu gericilikten geri kalmaları elbette beklenemezdi. Bu yönetmelik değişikliği bize gösteriyor ki, her fırsatta baskılarını daha da ileri boyutlara taşıyan AKP, gerçek hayatta kurduğu baskıyla yetinmeyerek, sanal ortamda da uyguluyor bu baskıları.


1 Temmuz 2015 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğindeki bu değişikliklere bakacak olursak, ne tür baskılardan bahsettiğimiz net görülecektir. Örneğin bir madde diyor ki:

“MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin 18 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Öğrenci kulüp faaliyetleri, topluma hizmet etkinlikleri, geziler, törenler ile diğer bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler öğretmen, öğrenci, veli ve ilgili çevrenin katılımıyla okulda ya da okul müdürlüğünce belirlenen, eğitim ve öğretimin amaçlarına uygun mekânlarda yapılır. Ancak etkinlikler sırasında öğrencilerin her türlü zararlı alışkanlıklar, olumsuz davranışlar ve aşırılıklardan korunması, israftan kaçınılması için okul yönetimince öğretmenler ve velilerle iş birliği yapılarak gerekli tedbirler alınır.”

İlk bakışta ne kadar masum görünse de, işin içinde AKP olunca insan düşünmeden edemiyor.
Olumsuz davranışlardan kasıt nedir? Kime göre olumsuzdur? Aşırılık derken kast edilen nedir ve kime göre aşırılıktır? Gerekli tedbirler nelerdir?

Soruları çoğaltabiliriz elbette. Binlerce masum insanın katili, yüz binlerce insanın vatanlarından, topraklarından kaçmasının sorumlusu Ortaçağcı IŞİD canilerine TIR’lar dolusu silah gönderen Tayyipgiller, acaba “olumsuz davranış, aşırılık” kelimelerinden ne anlıyorlar? Onlarca genci katlederken “emri ben verdim”, “polisimiz destan yazdı” diyen; gazetecisinden lise öğrencisine, işçisinden biliminsanına kadar binlerce insanı cezaevlerine atan, soruşturmalarla, davalarla baskı altına alan Tayyipgiller acaba “gerekli tedbir” derken ne kastediyorlar?

Söz konusu Tayyipgiller iktidarı olunca, bu sorulara verilecek o kadar çok cevap üretebiliriz ki, hepsini yazmak için herhalde birkaç sayfa harcamak gerekir.

Biz değişen yönetmeliği incelemeye devam edelim. Tayyipgiller, son zamanların mücadele alanlarından biri olan sosyal medyayı da ihmal etmemişler. Sosyal medyanın kişiler hakkında kolay istihbarat toplanabilmesi gibi özelliklerinden faydalanarak liselerde fişlemeler yapmaya yönelik maddeler eklemişler yönetmeliğe. Örneğin 157. Maddenin ikinci fıkrasının (ö) ve (p) bentleri şu şekilde değiştirilmiş:

“ö) Bilişim araçlarını ve sosyal medyayı kişisel, toplumsal ve eğitsel yararlar doğrultusunda kullanmaları,

“p) Bilişim araçlarını ve sosyal medyayı; zararlı, bölücü, yıkıcı ve toplumun genel ahlâk kurallarıyla bağdaşmayan ve şiddet içerikli amaçlar için kullanmamaları; bunların üretilmesine, bulundurulmasına, taşınmasına yardımcı olmamaları”

Yine 164. Maddeye eklenen (l) fırkasında deniliyor ki:

“l) Bilişim araçları veya sosyal medya yoluyla; bölücü, yıkıcı, ahlâk dışı ve şiddeti özendiren sesli, sözlü, yazılı ve görüntülü içerikler oluşturmak, bunları çoğaltmak, yaymak ve ticaretini yapmak.”

Görüldüğü gibi, sosyal medya hesapları üzerinden fişleme yapacaklarını beyan ediyorlar çekinmeden. Bunu yaparlarken de, bir kılıf uydurmuş olmak için “toplumsal yarar” gibi bihaber oldukları bir konuyu kıstas gösterme yüzsüzlüğünden geri durmuyorlar. Tabiî yukarıdaki maddelerde olduğu gibi bunlarda da “yararlar, zararlar” gibi muğlâk, yoruma açık ve aklımızı kurcalayan ibareler görüyoruz.
Kime göre yararlı, hangi kıstaslara göre zararlı? Her fırsatta kendilerine muhalefet edenlere binbir türlü yalanla saldıran, hedef gösteren Tayyipgiller, yarar ve zarar kelimeleriyle ne kastetmiş olabilirler? Ülkemizde, halkımıza ait ne kadar kamu malı varsa peşkeş çeken, insanların kanlarıyla doymayarak doğayı da katleden Tayyipgiller, “toplumsal yarar”dan ne anlıyorlar?

Emperyalizmin Ortadoğu üzerindeki projelerinin hızlandığı ve ülkemizde de gündemin çok yoğun aktığı bu günlerde, bu yönetmelik değişikliği gündeme gelmedi, bir anlamıyla “güme gitti.” İnsanların canlarıyla boğuşmaktan, bu gibi konulara ilgi gösteremedikleri bir dönemden geçiyoruz. Tayyipgiller, bu durumdan en iyi şekilde faydalanarak toplum üzerinde kurdukları baskıyı iyice sağlamlaştırıyorlar. Özellikle gençliği avuçlarında tutabilmek adına hayata geçirdikleri onca gerici, baskıcı uygulamaya yenilerini ekleyerek gençleri tam anlamıyla düşünemez, sorgulayamaz sadece itaat eder hale getirmeye çalışıyorlar.

Halkımızı bir yandan açlık, yoksulluk cehenneminde yaşatarak; bir yandan başkaldıranın başını ezmekle tehdit ederek, korkutup sindirerek sağlıklı düşünemez hale getiriyorlar. Halkı aldatmanın, istedikleri gibi düşündürmenin en iyi aracı olan medyayı da nasıl kontrol altında tuttuklarını biliyoruz. Muhalif yazar ve gazetecilere uyguladıkları baskıları, yandaşlarına geçtikleri kıyakları, gerektiğinde bir medya patronu havasıyla gazete manşetlerine, köşe yazılarına ettikleri müdahaleleri neredeyse her gün görüyoruz. Bu noktada Tayyipgiller’in canını sıkan ise sosyal medya oluyor. Çünkü orada kimin ne yazacağına, kimin neyi haber yapacağına, kimin hangi haberi okuyacağına karışamıyorlar. İnsanlar karşılaştıkları bir olayı anında sosyal medyada paylaşarak yayılmasına neden olabiliyor. Düşüncelerini herhangi bir “eşik bekçiliği” uygulamasına maruz kalmadan ifade edebiliyor. “Vatandaş gazetecilik” gibi bir kavramın türemesine yol açan da budur. Tabiî Tayyipgiller’in huzurunu kaçırıyor bu durum. Kontrol edemedikleri bir mekanizmanın varlığı rahatlarını bozuyor.

Özellikle Gezi İsyanı’yla birlikte artık herkesin kabul etmek durumunda kaldığı bir gerçek var: Gençler sanıldığı kadar duyarsız değil. Tayyipgiller zaten iktidara geldiklerinden beri bunu değiştirmeye çalışıyorlar. Televizyon programlarıyla gençleri beyinlerini işletemez hale getirerek, din ile afyonlayıp beyinlerini uyuşturarak, işsizlikle, yoksullukla boğup başka bir şeyle meşgul olamaz hale getirerek gençleri duyarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Ancak sosyal medyanın yükselişi bu çabaları bir nebze olsun boşa çıkartıyor gibi. Gençlik, televizyon kanallarında, satılık medya araçlarında bulamadıklarını internet ortamında bulabiliyor. Burjuva medya tarafından sansürlenen düşünceler, internet aracılığıyla gençlere ulaşabiliyor ve etki edebiliyor. Bu durum karşısında Tayyipgiller de bu alanı kontrol altına alabilmek için var güçleriyle çalışmaya başladılar. Geçtiğimiz günlerde içlerinde birkaç haber ajansının da bulunduğu 100 civarı internet sitesine erişimin engellenmesi, sık sık -özellikle de Tayyipgillerin yedikleri naneleri ortaya çıkartan bir olay gündeme geldiğinde- sosyal paylaşım ağlarına sansür uygulamaları bundandır. Ancak şimdi, bu yönetmelikle birlikte, gençlerin bu alandaki aktivitelerini de kısıtlayıp kontrol altına alma niyetindeler.

Başlıkta sorduğumuz sorunun cevabı şudur: Tayyipgiller gençlikten düşünmemesini, sorgulamamasını; itaat etmesini, kısacası kendilerine mürit olmasını istiyor.

Peki, gençliğin buna cevabı ne olacak?

Gençlik, karakteristik bakımdan bunların hiçbirine gelemez. Gençlik düşünür. Hem de önce davranır, sonra düşünür. Yani gençliğin düşünmeme eylemi, düşünme yetisinin olmamasından değil, onun bir karakteri olan dinamizminden gelir. Gençlik sorgular, hem de sorgulamasının engellenmesi durumunda, her zamankinden daha fazla sorgular.

Sonuç olarak gençlik, Tayyipgiller’in tüm baskılarına, zulümlerine karşı yine “orantısız zeka”sını ortaya koyacak ve yeri geldiğinde klavye başında, yeri geldiğinde barikatlarda direnecektir.


İzmir’den Kurtuluş Partisi Gençliği