Kamptan önce kimimiz kamp yaşamını merak ediyordu, kimimiz yoldaşlarıyla tekrar kolektif yaşamı tadacağı için heyecanlıydı.
Bu seneki Gençlik Kampı’mızda da hem öğrendik, hem de eğlendik. Değişik illerden gelen yoldaşlarımızla tanıştık, onlarla sohbet ettik ve fikir alışverişi yapma imkânı bulduk. Hepimizin geldiği yerlerde farklı yaşam tarzları vardı fakat kolektif yaşamda hepimiz aynı şekilde, eşit koşullarda yaşadık. Aynı çadırları paylaştık, gerekirse aynı kaptan yemek yedik. Birlikte su taşıyıp odun topladık ve yine birlikte yemeğimizi yapıp yedik. Gece ekip ekip nöbet tuttuk ve birbirimize tereddüt etmeden kendimizi emanet ettik. Aynı zamanda doğaya saygı duymamız gerektiğini öğrendik. Ormanda misafir olduğumuz bilinciyle doğaya zarar vermeden, onu koruyarak yaşadık.
Kampımızda değişik konularda seminerlerimiz vardı. Hayvanları, insanları, doğayı sevmeyi; onlara saygı duymamız gerektiğini öğrendik. Gezi Direnişi’mizin neden başarılı olamadığını konuştuk. Gezi Direnişi sıradan, örgütsüz halkın başlattığı bir isyandır. Fakat gördüğümüz üzere insanlar daha bilinçli hale gelseler de, artık tepkilerini göstermekte eskisi kadar korkmasalar da; asıl hedefimize (hükümeti düşürmek gibi) ulaşamadık. Bunun örgütsüzlükten kaynaklandığını, sol örgütlerin bu konuda yetersiz ve eksik kaldığını, bir an önce örgütlenmemiz gerektiğini konuştuk.
Bir diğer konumuz “Gençlik Örgütlenmesi ve Sosyalizm”di. Sosyalizmin tam olarak ne olduğunu, bizler için önemini ve neden gerektiğini konuştuktan sonra gençleri nasıl örgütleyebileceğimizi ve bu konuda nasıl bilinçlendirebileceğimizi tartıştık.
Bu sene ilk defa atölyeler kurduk ve yoldaşlarımızla bu atölyelerde değişik aktiviteler yaptık. “Ateş Gecesi”nde atölyeler çalışmalarını sundu. Fotoğrafçılık atölyesi, kamp boyunca çektiği birbirinden güzel fotoğraflarını sergiledi. Oymacılık atölyesi, hayal güçlerini oyarak yansıttıkları ağaç kabuklarını sergiledi. Tiyatro atölyesi ve ekipler, gençlerin parlak zekâsını ortaya koyarak birbirinden güzel ve ilginç skeçler sundu. Müzik atölyesi, hepimizin kulaklarının pasını silerek, hazırladıkları muhteşem parçaları bizlere sundu, bizlerde eşlik ettik. Pankart Hazırlama atölyesinin hazırlamış olduğu bazı pankartlar asıldı, bazılarıyla topluca fotoğraf çekindik. Atölyeler bizlere yeteneklerimizi, becerilerimizi sunma imkânı verdi. Ortak çalışma alanı sağladı. Bunu da kamp geleneği haline getirmeye karar verdik.
Birbirinden zorlu parkurlarda ve oyunlarda birbirimizle dostça yarıştık. Parkurlarda bedenimizi eğittik, oyunlarda yeni şeyler öğrendik ve çok eğlendik. Gece yürüyüşünde kendimiz, doğa ve yıldızlarla baş başa güzel vakit geçirdik.
Kamp’ın son günü, 1978 yılında katil devletin, faşist kolluk kuvvetlerince Ankara Şentepe’de vahşice katledilen Mahmut, İbo, Sadi Yoldaşların anmasını gerçekleştirdik. Ardından devrim andı içerek anmayı bitirdik.
Dolu dolu geçirdiğimiz dört günün ardından toplanma vakti geldi, mıntıka temizliği yapıp kamp alanından ayrıldık. Herkesin yüreği buruktu. Dört gün kardeşçe yaşadığı yoldaşlarına veda etmek herkese zor geldi. Gürültüsüz, bol oksijenli, kentin karmaşasından uzak bu yeri terk etmek zor geldi. Ayrılırken seneye kampta görüşme sözü verildi ve herkes şehirlerine, evlerine dağıldı.
Kamp yeni dostlukların kurulmasını sağladı, bizleri daha bilinçli bireyler haline getirdi. Yoldaşlığı, kolektif yaşamayı öğretti.
Gençlik Gelecek, Gelecek Sosyalizmde!
Kurtuluş Partisi Gençliği