1 Mart 2014 Cumartesi

Emperyalizm…

Bu kelime dünya üzerinde her canlıyı, insanı, kadını, genci, çocuğu, doğayı, çevreyi, hayvanı yok eden bir kavram. Bu kelime de doğa sevgisi, insan sevgisi yok, olamaz da.
Devletlerin emperyalist çıkarlar uğruna yapamayacakları şey yok. İşte bunun kanıtı olarak AB-ABD Emperyalistleri yıllar önce gözünü Ortadoğu’ya dikti. Filistin’i yaktı yıktı, Siyonist İsrail’i Ortadoğu’nun göbeğine kurdu. Milyonlarca insanın canını aldı, katletti. Irak’ı sömürdü, demokrasi (!) götüreceğiz diye inim inim inletti milyonlarca masum insanı.
Sıra 2011 yılında Suriye’ye geldi. Yine plan aynıydı, amaçları kendi emperyalist çıkarlarını korumaktı; “Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)” adı altında caniler ordusu yarattı, halkın üzerine saldı. Suriye Halkı evlerinden, ülkelerinden koparıldı.
Bu durumun oluşmasında Tayyipgiller’in payını unutmamak gerek tabiî. Başbakan Tayyip’in ÖSO’ya yaptığı yardımlar, gönderilen Tırlar(!) herkes tarafından bilinmekte. Tayyip tabiî ki bununla kalmadı; Hatay’da Suriyeliler için mülteci kampları kurdu, güya bu kamplar gelen Suriyelilerin evleri olacaktı. Şimdi bakın bakalım evler mi olmuş yoksa cehennemleri mi?
“Suriye’deki korkunç savaş yüzünden 3 yılda 2.3 milyon insan ülkesini terk etmek zorunda kaldı. BM’nin son rakamlarına göre Türkiye’deki kayıtlı sığınmacı sayısı 577,349. Ancak “kayıtsız” Suriyelilerin sayısı yüksek. BM’nin 2013 sonu tahminine göre toplam rakam 1 milyonu geçti... Üstelik yüzde 75’i çocuk ve kadın!” (Mehveş Evin, Milliyet Gazetesi, 27.01.2014)
Evet gelen Suriyelilerin çoğunu kadın ve çocuklar oluşturuyor. Kadınlar bir umutla geldikleri Türkiye’deki kamplar da açıkça satılıyor ve cinsel istismara maruz kalıyor. Gerçi kadın demek de pek doğru değil alınıp satılan çocuklar genellikle 13-17 yaşlarında. Ortaöğretimde ve üniversitede olması gereken gençler kuma pazarının ortasına düşmüş durumda. Kuma işi genellikle aracılar tarafından yürütülüyor ve yaşları 25-60 arasında olan adamlar 4 eşe kadar alabiliyorlar. Kuma olarak getirilen kadınlar da bu duruma ses çıkaramıyor çünkü meslekleri ve sosyal güvenceleri yok. Baba evine dönmektense boyun eğip, ses çıkarmıyorlar. Erkekler ise Suriyeli kadınları “masrafsız” oldukları için tercih ediyorlar.
Görüldüğü gibi okuması gereken çocuklar, gençler pis bir tezgâh altında eziliyorlar. Kuma dışında mülteci kamplarında cinsel istismar, tecavüz de çok yaygın durumda. Kadınlar korkularından çadırların dışına çıkamıyor.
Türkiye geldiklerinde de onları bekleyen işsizlik, açlık, yoksulluk. Gençler eğitimlerini yarıda bırakıp umutlarla Türkiye’ye sığınıyor fakat onları bekleyen işsizlik. Çünkü hırsızlar imparatoru Tayyipgiller nedeniyle halkımız da zaten yıllardır işsizlik cehenneminde yaşıyor. Bu yüzden emperyalizm, eşittir ölüm, işsizlik, açlıktır.

İstanbul’dan Genç Bir Yoldaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öneri/eleştiri ilet.