Yurtkura bağlı Bornova Öğrenci Yurtları 15 bloktan
oluşmakta, yüzlerce kız ve erkek öğrenciyi barındırmaktadır. Tam da
üniversitelerin açılacağı bu dönemde istenilen, öğrencilerin sağlıklı, depreme
dayanıklı binalarda barınmasıdır. Anadolu’nun çeşitli kentlerinden kopup gelmiş
öğrencilerin en doğal hakkıdır bu. Aynı zamanda barınma hakkı, insan hakkıdır.
İşte bugünlerde gazetelere yansıyan skandal haber öğrencileri ve öğrenci
velilerini kaygılandırmıştır.
İzmir, bildiğimiz gibi Birinci Derece Deprem
Bölgesidir. Bu nedenle toplum deprem konusunda çok hassastır. İnsanlar
sağlıklı, depreme dayanıklı konutlarda yaşamak istemektedir, tabiî öğrenciler
de…
Yurtkur bu konuda görevini yapmakta mıdır?
Bizce HAYIR.
İşte belgesi:
“Deprem Riskine Skandal Çözüm” başlıklı, 12
Ağustos 2011 tarihli Milliyet Ege haberi:
“Kredi Yurtlar Kurumu İzmir Bölge Müdürlüğü, 3 bin 500
öğrencinin kaldığı yurt binalarındaki deprem riskine geçici formül buldu.
“Ege’de sonsöz internet sitesinin haberine göre
yetkililer, 6 kişilik odaları 4’e düşürerek betona binen yükü azaltacak. Ege
Üniversitesindeki Kredi Yurtlar Kurumuna ait 15 Bloktan oluşan yurtların 9
tanesi için verilen “depremde yıkılabilir” raporuyla çalışma başlatılmıştı. Çalışmadan
ilginç bir fikir çıktı.
“Yoğunluk azaltacaklar”
“Bu çok ilginç formüle göre şiddetli depremde yıkılma
tehlikesi olan dokuz blokta kalan 3 bin 500 öğrencinin sayısı azaltılacak. Her
odada 6 kişi kalan öğrenci sayısı 4’e düşürülecek. Böylece betona binen ve
kolonların zorlanmasına neden olan ağırlık azaltılmış olacak. Yurtlardan bin
200 kişi dışarı çıkartılacak. Her öğrenci için ortalama 70 kilo kotası koyan
yetkililer böylece betona binen 84 ton ağırlığı alınmış olacak. Boşta kalan öğrenciler
için kiralama sistemi ile çözüm bulunacak.”
Bu gerçekten tam bir skandal. Sen 1200 öğrenciyi çıkarınca
kalan 2300 öğrenciyi “Allah’a emanet” edeceksin, onlar da her gün Allah’a dua
edecekler “deprem olmasın, binamız yıkılmasın, biz de açıkta kalmayalım”, diye.
Bu ne biçim bir mantık?
Bu, göz göre göre öğrencilerin yaşama hakkını elinden
almaktır.
Bu, göz göre göre ölüme davetiye çıkarmaktır.
Bir taraftan “kentsel dönüşüm” planlaması içine gireceksin,
Ekim ayında yıkıma başlayacağım diyeceksin, diğer taraftan sağlıksız,
dayanıksız yurtlarda genç fidanların barınmasına göz yumacaksın. Bu kabul
edilemez.
Net önerimiz var:
Kentsel dönüşümü önce, afet riski net olarak belirlenmiş bu
dokuz bloktan başlatın ve tüm öğrencilere sağlıklı, barınabilecekleri konutlar
ayarlayın. Kiralar mısınız, satın mı alırsınız, prefabrik konutlar mı
yaparsınız, bu idarenizin bileceği iştir. Şu anda bizim bildiğimiz tek gerçek,
6 kişilik odaları 4 kişiye de indirseniz, depreme dayanıksız bu binalarda
yaşayan öğrencileri olası bir şiddetli depremde ölüme atmış olacaksınız, yani
öğrencilerin katili olacaksınız.
30.07.2012 tarihli “www.yeniasır.com.tr”nin bu konudaki bir
haberini okuyalım, yetkililerin bu konudaki görüşlerini öğrenelim ve
değerlendirelim:
“Yeni Asır Gazetesi’nin Ege Üniversitesi Kampusunda yer
alan Kredi ve Yurtlar Kurumuna (KYK) ait yurt binalarının depreme dayanaksız
olduğu ve yeniden inşa edilmesi gerektiğini ortaya koyan dünkü manşeti ses
getirdi. Ege Üniversitesi Rektörlüğü, KYK nezdinde yurtların yenilenmesi için
girişim başlatma kararı aldı. Yurtların yönetiminin kendilerine bağlı
olmadığını ancak bu yurtların öğrencileri tarafından kullanıldığını belirten
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, “Depreme dayanıksız yurtlar
mutlaka yenilenmeli. Yenilenmenin yanı sıra çağın yurt anlayışına göre dizayn
edilmeli. O açıdan bir an önce harekete geçilmesi gerekiyor” dedi.
“Hali hazırda kampusları içinde yer alan bazı alanları
yeni yurtlar yapılması için KYK’ye tahsis ettiklerini belirten Yılmaz, “Konuyla
ilgili KYK yönetimi ve ilgili bakanlık nezdinde girişimde bulunacağız” dedi.
“DOKUZ BLOK RİSKLİ
“Ege Üniversitesi Kampusu içindeki Kredi ve Yurtlar Genel
Müdürlüğü’ne bağlı olan ve 35 yıldır hizmet veren yurt binalarıyla ilgili İzmir
Valiliğinin hazırlattığı rapor çarpıcı veriler ortaya koydu. Raporda, yurtların
9 bloğunun ciddi bir depremde yıkılmasının söz konusu olduğu ve yeniden inşa
edilmesi gerektiği belirtildi.
“Bu da 1992’si kız, 1660’ı erkek, toplam 3 bin 652
öğrencinin hayatının deprem tehdidi altında olduğunu ortaya koydu. Yeni Asır’da
dünkü manşetiyle tehlikeye dikkat çekti.”
Düşünün, İzmir Valiliği rapor hazırlıyor, depremde 9 bloğun
yıkılacağını belirtiyor. Bu konuda acil önlem alması gereken KYK yetkilileri
ise öğrenci sayısını azaltarak çözüm arayacak kadar bilimsel düşünceden kopuk
insanlar.
Ya Rektöre ne buyurursunuz?..
Bu gençler sizin öğrenciniz Sayın Rektör! Bu gençlerin en
güvenli, en sağlıklı bir şekilde eğitim-öğreniminden siz sorumlusunuz. KYK
yönetiminin, barınma hakkı konusundaki bu aptalca
çözümlerine hayır demek cesaretini göstermelisiniz. Oysa siz hâlâ “KYK’ye yer
gösterdim, gerekli girişimde bulunacağım” diye sorunu savsaklıyorsunuz, ama
üniversiteler açılıyor ve öğrenciler zorunluluktan depreme dayanıksız
bu binalarda barınmak zorunda kalacaklar.
Peki, siz Sayın Rektör, siz Sayın KYK yetkilileri yataklarınızda
rahat uyuyabilecek misiniz? Vicdanınız hiç sızlamayacak mı? Şimdi, “yurt
çıktı!” diye ne kadar sevinçlidir öğrencilerimiz ama onlar bu gerçeği
biliyorlar mı?..
Barınacakları yurtlar birer ölüm tuzağıdır.
Rektör bu konuda elinden geleni yapmalı ve 9 Blok Barınmaya açılmamalıdır,
öğrencilere barınmaları için başka konutlar bulmaya çaba gösterilmelidir,
bulmalıdır! 9 Blok acilen yıkılmalı ve depreme dayanıklı yeni yurt binaları
hızla yapılmalıdır. Böyle bilimsellikten uzak çözüm bulanlar hakkında soruşturma
açılmalı ve gereken yapılmalıdır.
Gençlik ve Spor Bakanı uyuma, öğrencilere sahip çık, yarın
onlar için de “takdiri ilahi” deme!
Malum Tayyipgiller, nerede insan öldüyse, nerede
asker öldüyse “takdiri ilahi” diyerek olaydan sıyrılmaya bakarlar.
Ama bu iş “takdiri ilahi “değil, gençleri bilerek, görerek ölüme
göndermektir…
Sayın Vali de rapor hazırlatmış… Güzel de arkasından ne
yapmış? Öğrencilerin barınması için hangi çabayı
göstermiş?..
Bu soruların cevabını tüm yetkililer vermek zorundadır. Çevre
ve Şehircilik İl Müdürlüğü bu raporlardan sonra bilim dışı öneriler karşısında
neden susuyor? Neden gereğinin yapılması için davranışa geçilmesi gerektiğini
açıklamıyor?
Meslek odalarımız bu konularda duyarlı olmalı ve kamuoyunu
bilgilendirmelidir.
Öğrenciler, sağlıklı ve depreme dayanıklı binalarda barınmak
için mücadele vermelidir.
UNUTMAYALIM, bu gençlerin başına yurt binalarının
sağlıksızlığı nedeniyle gelecek her türlü olumsuzluğun sorumlusu öğrencileri o
yurtlarda barındıranlardır.
Nasıl sel yataklarına TOKİ binaları yaparak yurttaşların
ölümüne neden oldularsa bugün de gençlerimizin ölümüne neden olurlar, onlar
için insanın değeri yoktur.
Eğer yurt binaları yerine rant getirecek konutlar veya
alışveriş merkezleri yapılacak olsaydı şimdiye kadar yıkılıp inşaatlar yapılıp
bitirilirdi.
Yeni yurtlar yapılırsa halk çocukları sağlıklı ve güvenli
bir yaşam sürer ve onlar da rezalet çözümler aramak yerine insanca bir çözüm
bulmuş olurlar.
Öyleyse “YURTKUR uyuma depreme dayanıklı yurtlar
yap!”, diyoruz. Yoksa iki elimiz yakanızdadır. Halk iktidarında zaman aşımı
yoktur. 22.09 2012
İzmir’den Bir Yoldaş