15 Eylül 2012 Cumartesi

Müjde üniversiteler parasız oldu (!)

Bakanlar Kurulu toplandı, Bülent Arınç 10 bin kelimelik Türkçesini konuşturdu; “harçlar kalktı, üniversite eğitimi parasız oldu”, dedi. Tabiî ana akım medya hemen haberleştirdi bu haberi; “Üniversitelilere müjde”, “eğitimde çığır açılıyor”, “parasız eğitim dönemi başlıyor” gibi havalı, iddialı başlıklar attılar. Hâlbuki objektif haberciliğin gereği yerine getirilmiyordu.
Kalktı denilen harçlar sadece birinci öğretim ve açıköğretimi kapsıyordu. İkinci öğretimler, İngilizce bölümlerde okuyanlar, ikinci üniversitelerini okuyanlar, yabancı uyruklu öğrenciler için harçlar kalkmamıştı. Zaten asıl vurgunu da yukarıda saydığımız bölümlerden vuruyorlardı. Bu öğrenciler çok daha fazla harç ödüyorlardı çünkü. Örneğin, normal öğretimveterinerlik öğrencisi 386 lira harç öderken, ikinci öğretim veterinerlik öğrencisi 2. 134 lira harç ödüyordu.
Peki bu iki öğrenci arasında ne fark var da ikinci öğretim öğrencisinden 5,5 katı daha fazla haraç (bunların resmi adı katkı payı veya öğrenim ücreti gibi kelimeler olabilir ama bunların asıl adı haraçtır) kesiliyor?

Bu farklara aşağıda değinmeden önce şu hususu da önemle belirtmek gerekir ki eğitim, temel bir insan hakkıdır ve anayasal bir ilke olan sosyal devlet ilkesine göre de tamamen ücretsizolmalıdır, tüm masraflar devlet tarafından karşılanmalıdır. Zaten 12 Eylül Faşist Darbesinden önce üniversiteler parasızdı. 12 Eylül Faşist Cuntasının ürünü olan ve üniversitelerin özerkliğini kaybetmesi, bilimselliğini yitirmesi, ticarethaneye dönüştürülmesi için yaratılan YÖK ve diğer darbe kanunlarıyla üniversiteler paralı hale getirilmiştir.
12 Eylül’den önce yetişen onca bilim insanı, akademisyen ve diğer meslek sahipleri üniversitelerde para vermeden okumuştur ve onların yetiştiği üniversiteler şimdikilerden çok daha donanımlı, yetkin bilim yuvalarıydı.
Kaldı ki Tayyipgiller’in bu hamlesi sadece göstermeliktir. Yasalara göre harçların alınma sebebi öğrencinin devlete olan maliyetini karşılamak. Hâlbuki bu masraflar, farkında olmadan öğrencilerin cebinden kaç katıyla çıkıyor. Öğrencilere verilen öğrenim kredileri okul bittikten sonra misliyle geri alınıyor, insanlar bu borcu ödeyemediği için daha iş sahibi olmadan icralık oluyorlar. Lise mezunu gencecik insanlara, daha okullarının yüzünü görmeden ileride, okulları bitince ödenmek üzere binlerce liralık senetlere imza attırılıyor.  
Tayyipgiller’in aldığı bu paraların yanında harç paraları onlar için çerez parasıydı ama onları kaldırırken bile riyakârlıklarını sürdürdüler asıl vurgunu sürdürmeye karar verdiler. Sadece bu da değil; her gün üniversitesine gitmek için ödemek zorunda oldukları yol paraları (ve bugünlerde İstanbul’da olduğu gibi yapılan zamlar), elektrik, su, doğalgaz, barınma, gıda zamlarıyla öğrencilerin sözde maliyeti olan harçların kaç katını zaten alıyorlar.
Dolayısıyla ortada kalkan harç filan yoktur. Bu olmadığı gibi birinci öğretim ve açıköğretim öğrencilerini kandırarak ikinci öğretim ve haraç topladıkları diğer öğrencileri karşı karşıya getiriyorlar. Aynı sıralarda okuyan, arkadaş olan öğrencileri birbirlerine düşürmek için uğraşıyorlar. Birisi sevinirken diğeri kara kara düşünüyor nasıl ödeyeceğim ben bu parayı diye. Harçları kaldırdık diye hava atarken öğrencilerin arasına nifak tohumları ekiyorlar.
Bu açıklamalardan sonra gelelim ikinci öğretim konusuna. Sahi nedir bu ikinci öğretim, ne işe yarar, neden onlardan 5-6 kat daha fazla haraç alırlar?
Bu iki öğrenci arasındaki temel fark ikinci öğretimlerin okullarına akşam gitmeleridir. Dersleri, hocaları, kitapları, sınıfları hep aynıdır. Ancak ikinci öğretim olmanın tek dezavantajı haraçlar değildir. İkinci öğretimlilerin burs almaları neredeyse imkânsızdır; gerek devlette gerekse özel kuruluşlarda -özel durumlar dışında- öncelik birinci öğretimlilerindir.
İkinci öğretimde okuldaki imkânlar kısıtlanmıştır. Yemekhaneler bazen açık bile değildir, bazı okullarda (örneğin İstanbul Üniversitesinde) yemek fiyatı artar. Öğrenciler teknik imkânlardan yararlanamazlar çünkü bu birimler o saatlerde kapalıdır. Sosyal olanaklar kısıtlıdır çünkü çoğunluğun dışarıda olduğu saatlerde onlar dersliklerindedir. Bunlar mağduriyetlerin sadece birkaçı, bu örnekler çoğaltılabilir. Bu kadar olumsuzluğa rağmen bir de üstüne daha fazla haraçkesilerek cezalandırılırlar.
Burada akıllara şu soru gelebilir: Acaba çalışma ihtimalleri göz önünde bulundurularak mı daha fazla harç alınıyor?
Hayır, bu da tam olarak gerçeği yansıtmaz çünkü bu kahrolası toplum düzeni ona da izin vermez. Zaten tam günlük bir işte çalışmaları mümkün değildir, yarı zamanlı işlerde çalışanlar ise hiçbir sosyal güvenceleri olmadan, karın tokluğuna çalıştırılır, aldıkları ücretle de zorunlu ihtiyaçlarını bile tam olarak karşılayamazlar. Mecburen çalışmak zorunda olanlar ise eğitimlerine yeterince önem veremezler zira ders çalışacak, kendini geliştirecek, sosyalleşecek zamanları kalmaz.
Ayrıca bu gerekçe bu öğrencilerden haraç almayı değil, ek destekler verilmesini gerektirir. Çünkü okumak için çalışmak zorunda olanlar Parababalarının çocukları değildir. Yoksul halk çocuklarıdır. Onlardan haraç almak insafsızlıktır. Hele 5,5 kat haraç almak tam anlamıyla halk düşmanlığıdır.
Peki ikinci öğretim öğrencileri bu kadar zorluğu görmüyorlar da mı bu bölümleri tercih ediyorlar?
Tabiî ki hayır! Sistemin çarkları içinde ezilen öğrenciler, üniversite mezunu olarak ileride meslek sahibi olabilmek umuduyla (ne yazık ki günümüzde bu bile hayal oldu) bu bölümleri tercih ediyorlar.
Ayrıca Tayyipgiller yüzsüzlüklerini, düzenbazlıklarını, ikiyüzlülüklerini, gizleme ihtiyacı bile duymuyorlar.
Nasıl mı?
29 Ağustos 2012 Çarşamba günkü Resmi Gazetede bu değişiklik yayınlandı ve yürürlüğe girdi. Kararın en alt bölümünde daha önce değindiğimiz öğrenci cari hizmet maliyetleri isimli tablolar var. 2 sayılı cetvelde ikinci öğretim öğrencilerinin cari hizmet bedelleri yer alıyor. Bu bedeller birinci öğretim öğrencilerininkiyle birebir aynı. Yani ikinci öğretim öğrencisinin devlete maliyetiyle birinci öğretim öğrencisinin maliyeti aynı, devletin kasasından çıkan sözde (çünkü daha önce anlattığımız gibi ortada çıkan değil devletin kasasına giren para var) para aynı.
O zaman neden ikinci öğretimlilerden ve diğer saydığımız öğrencilerden 5-6 katı fazla haraç kesiyorsunuz, neden onlara zulmediyorsunuz?
Çünkü zalimsinizhainsinizriyakârlığınızı saklama gereği duymayacak kadaryüzsüzsünüz!
Eğitimi parasız yaptık diye yalanlar söyleyerek seçimlerde, harç almadığınız öğrencilerden ve onların ailelerinden oy toplama peşindesiniz, ancak bu planlarınızı yutmayan, aşağılık seçim oyunlarınıza gelmeyen, anayasanın eşitlik ilkesine açıkça aykırı bu duruma sessiz kalmayan aydın gençler var ülkemizde.
Bu gençlerin ne yapması gerekir peki?
En başta bu zulme boyun eğmemeleriseslerini yükseltmeleri, bu adaletsizliğe dur demeleri gerekirHarçları kalkan öğrencilerin de “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demeden aynı sıralarda dirsek çürüttüğü, aynı çarkın dişlisi oldukları arkadaşlarıyla birlikte hareket etmeleri, mücadeleyi birlikte omuzlamaları gerekir. Zira bu işin aslı harçları kaldırmak değildir, bu iğrenç bir seçim yatırımıdır. Zaten düzenleme bu yıl için kabul edilmiştir. Bu seçim ortamı sona erdikten, Tayyipgiller yerlerini daha da sağlamlaştırdıktan sonra eski YÖK başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın itiraf ettiği gibi bütün üniversiteler paralı hale gelecektir, parası olmayan okuyamayacaktır, ulaşılmak istenen nihai hedef budur.
Şu an yapılan ise başta öğrenciler olmak üzere tüm halkımızın kandırılıp seçimlerde oy toplama plânıdır. Bu aşağılık politikalara kapılmadan asıl hedefi görüp ona göre hareket etmek artık her gencin görevidir. Gün bir olma, birlik olma, adaletsizliğe karşı mücadele etme günüdür.Eğitimin her aşamasının eşit, bilimsel, laik, anadilde ve parasız olmasını kendisine şiar edinenKurtuluş Partisi Gençliği bundan önce yaptığı gibi bu mücadeleye de ışık tutacak, yol gösterecektir. Gençliğe düşen görev de Kurtuluş Partisi Gençliği çatısı altındaörgütlenmektir.


                                                                                         Kurtuluş Partisi Gençliği

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öneri/eleştiri ilet.