Tayyipgiller, ülkenin her karış toprağını özelleştirmeye
devam ediyor. Kamu kuruluşlarının büyük bir kısmını satan Tayyipgiller,
gözlerini üniversitelere çevirdiler. Üniversitelerdeki özelleştirmelerde, 1980
faşist darbesi sonrası üniversitelerdeki devrimci, yurtsever geleneğin önünü
kesmek, üniversiteleri ticarethanelere, biz öğrencileri de müşterilere çevirmek
için kurulan Yüksek Öğrenim Kurumunu ve ne yazık ki güdümlerine soktukları
üniversite yönetimleri kullanılmaktadırlar. Hatırlanacağı üzere bu konuda YÖK
Başkanı Yusuf Ziya Özcan, Gaziantep’te bir öğrencinin,“Herkes Üniversite
mezunu olmalı mı?” sorusuna verdiği şu cevapla üniversite
öğrencilerini sermayenin kölesi haline getirmek istediğini ifade etmekteydi:
“Hayır olmamalı. Okullar bedava. Hiçbir yerde
görülmemiştir. Şunu yapmak istiyoruz: Üniversiteleri paralı yapalım, ihtiyacı
olana burs verelim. Hiç olmazsa üniversiteler ayağının üzerinde dursun. Sonra
insanlar çalışınca bu parayı geri ödesin. Aynı Kredi ve Yurtlar Kurumu'ndan
alınan kredi gibi. ABD'de olduğu gibi mezuniyetten sonra ödesin.”
Şimdiki MKÜ yönetimi göreve geldiği ilk günden beri
üniversitemizde gerici rüzgârlar estirmeye başlamıştı. Yönetimin son “organize
iş”i, bu sefer de Halkbankası ile 2011 yılı ağustos ayında anlaşarak 30 bine
yakın üniversite öğrencisini, akademik ve idari personeli ve çalışanı
Halkbankası’nın zorunlu müşterisi haline getirmek olmuştur.
MKÜ Yönetimi tarafından çıkarttırılan öğrenci kimlik
kartlarının maliyet bedeli olarak 10 TL ücret de öğrenciler ve personelden
toplanmıştır. Bu yeni kart uygulaması, tepkilerimiz üzerine, sözde “zorunlu
değil” açıklamasıyla yürürlüğe konmuştur. Ancak bu karta sahip olmayanlar,
yemekhaneden yemek yiyememekte, kantinden çay bile alamamaktadır. Çünkü
üniversitenin tüm alanlarında ancak bu kart ile harcama yapılabilmektedir.
Dolayısıyla okul yönetimin mantığına göre “eğitimini aç karnına sürdürebilirsen,
bu kartı almak zorunlu değildir!”
Yeni uygulamayı ne öğrenciye, ne akademik personele, ne de
üniversite çalışanına sormayan yönetim kapalı kapılar ardında pazarlıklarını
yapmış, banka ile yapılan anlaşma ise kamuoyuna duyurulmamıştır.
Kurtuluş Partisi Gençliği olarak bizler bulunduğumuz her
okulda olduğu gibi MKÜ’de de mücadeleye başladık. İlk işimiz insanlıktan bir
zerre de olsa nasibini almamış Tayyipgiller’in yasal olmayan bu uygulamalarını
gözler önüne sermek oldu. Bu amaçla “Öğrenci Kimliği Haktır Satılamaz” adıyla
facebook grubu kurduk. Bu uygulamanın mevcut yasalara ve üniversite kurallarına
dahi aykırı olduğunu konu eden partili avukatlarımızla beraber hazırladığımız
dilekçeler çerçevesinde (dilekçeyi olduğu gibi aşağıda yayımlıyoruz) aynı
isimle İmza Kampanyası başlattık. Üniversiteye bağlı her kampusta, her
fakültede ve hatta her öğrenciden olumlu tepkiler almıştık. Herkes bizlere
imzalarıyla, sözleriyle ve yardımlarıyla desteklerini belirtiler. Nihayetinde
yedi günlük yoğun bir çalışma sonucu bine yakın dilekçe toplamıştık.
Yaptığımız bu çalışmanın nihai sonucu olan dilekçeleri
teslim etme aşamasında ise İskenderun Merkez Postanesi önünde basın açıklaması
yaptık. Basın açıklamamızın ardından (değişik fakültelerden öğrenci
arkadaşlarımız tarafından toplanarak tarafımıza ulaştırılanlar da dahil)
topladığımız dilekçeleri posta kanalıyla iadeli-taahhütlü olarak Rektörlüğe
gönderdik.
Bizler, onlar gibi kapı arkalarında iş yapmamıştık. Çünkü
bizim kimseden korkumuz yoktu. Dilekçe toplarken kendileri gelemedi. Karşımıza
özel güvenliklerini gönderdiler. İsimlerimizi aldılar. Çekinmeden verdik. Fakat
ne yaparlarsa yapsınlar bizleri yıldıramayacaklar. Çünkü bizler insanlık
davası, haksızlıklara karşı insanlık onuruna sahip çıkma davası gütmekteyiz.
Kurtuluş Partisi Gençliği olarak; bulunduğumuz okullarda Laik,
Demokratik, Bilimsel, Parasız, Anadilde Eğitim için her türlü
mücadeleyi vermeye devam edeceğiz.
Kampanyanın geldiği aşama itibariyle, avukatlarımızca tespit
edildiği üzere İhale Kanununa, Üniversitelerin gelir-gider usulüne ilişkin
Yükseköğretim Kanunu Hükümlerine de aykırılıklar bulunduğundan, söz konusu
uygulamanın Sayıştay, YÖK ve Maliye Bakanlığına şikâyet edilmesi, sorun belirli
bir süre içinde çözülmezse dilekçe veren arkadaşlarımız üzerinden dava açılması
gibi seçenekler hayata geçirilecektir.
Vatanımızı AB-D Emperyalistlerinden, yerli satılmışlardan
temizleyecek ve Demokratik Halk İktidarını kuracağız. İşte o zaman gerçek “Demokratik
Halk Üniversiteleri” ile gençliğimiz, halkımız, bilime sınırsızca ve
parasız ve “karnı tok” olarak kavuşacaktır.
Öğrenci Kimliği Haktır Satılamaz!
Yaşasın Eşit; Parasız Bilimsel Eğitim Mücadelemiz!
Yaşasın Demokratik Halk Üniversiteleri Mücadelemiz!
MKÜ’den Kurtuluş Partisi Gençliği
MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE
MKÜ Yönetimi tarafından dağıtılan öğrenci kimlik kartlarının
maliyet bedeli olarak toplanan 10 Türk lirası ücret ve kartı öğrenci tarafından
alınması zorunlu bir hale getirerek MKÜ öğrencilerinin tamamının Halkbankası
müşterisi haline getirilmesi hukuka aykırıdır.
Bu kartların öğrenciye dağıtılması sırasında kart maliyeti
olduğu söylenen 10 TL ücretin öğrenciden alınmasının hukuka aykırı olduğuna
dair, Ankara 9. İdare Mahkemesinin vermiş olduğu emsal bir karar bulunmaktadır.
Bu kararın gerekçesi aynen şu biçimdedir:
“Yükseköğretim Kanunu’nun “Gelir
Kaynakları" başlıklı 55. maddesinde "Yükseköğretim üst kuruluşları,
yükseköğretim kurumları ve bunlara bağlı birimlerin gelir kaynakları; 1) Her
yıl bütçeye konulacak ödenekler, 2) Kurumlarca yapılacak yardımlar, 3) Alınacak
harç ve ücretler, 4) Yayın ve satış gelirleri, 5) Taşınır ve taşınmaz malların
gelirleri, 6) Döner sermaye işletmelerinden elde edilecek karlar, 7) Bağışlar,
vasiyetler ve diğer gelirlerdir" hükmü yer almaktadır. Yukarıda yer alan
mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi neticesinde, üniversitelerin
gelirleri sayılmış olup, bu gelirler arasında öğrencilere yönelik olarak
yalnızca öğrenci katkı payları sayılmıştır. Katkı payı dışında,
üniversitenin yasal dayanağı olmaksızın kendiliğinden öğrencilere yüklemiş
olduğu mali bir külfetin yerine getirilmemesi halinde kayıt ve kayıt yenileme
işlemlerinin yapılmaması gibi bir yaptırım koyma yetkisi bulunmamaktadır.”
Özetle, bu karara göre mahkeme öğrenciden kimlik parası
alınmasının zorunlu tutulamayacağını açıklamış oluyor.
Üniversitemizin kendi sitesinde akıllı kartın tanıtımı
amacıyla yayınlamış olduğu makalenin altında içerik bölümünde yayınlamış olduğu
yazı aynen şu şekildedir:
“Okul girişlerinde kurulacak turnikelerden geçişte,
yemekhanelerde kurulan geçiş turnikelerinde, kantinlerde yapılacak
alışverişlerde, sınavlarda yapılacak olan kimlik kontrollerinde kullanılacak
olup tüm öğrencilerimizin dağıtım günlerinde mutlaka kimliklerini almaları
gerekmektedir. 17 Şubat tarihinden sonra kesinlikle yemek fişi satılmayacak,
yemekhanede konulacak pos cihazlarından dağıtılacak olan kimlik kartları
(akıllı kart)okutularak yemek alınabilecek. 16-17 Şubat tarihinden sonra bir
daha kesinlikle kart dağıtımı yapılmayacaktır.”
Yukarıdaki açıklamanıza göre jet24 adı verilen bu öğrenci
kimlik kartlarını almak zorunlu tutulmuştur. Almayan öğrencilerin
yemekhanelerden yemek yiyemeyeceği, kantinlerden alışveriş yapamayacağı,
sınavlara girme hakkı bulunduğu halde bu haktan men edileceği, okulda okumaya
hak kazandığı halde okula giriş noktalarından okula giremeyeceği açıkça
vurgulanmaktadır. Oysa yukarıda belirtmiş olduğumuz mahkeme kararının bir kısmı
aynen şu şekildedir:
“Ortada gönüllülük esasına dayanan bir uygulamadan söz
edilemeyeceği gibi, davalı üniversitenin başlangıçta yaptığı açıklamalarla söz
konusu ücreti ödemeyi zorunlu kılan bir iradenin ortaya konulduğu da açıktır.
Bu durumda, davacıdan isteği dışında, yani gönüllülük esasına dayanmaksızın
alınan 20,00-YTL ücretin yasal dayanağı bulunmadığından dava konusu işlemde
hukuka ve mevzuata uygunluk bulunmamaktadır.”
Kartı almamızın zorunlu hale getirilmesiyle oluşan diğer bir
hukuka aykırılık ise kişinin kendi isteği bulunmaksızın bir bankaya müşteri
olmasıdır. Bunun zorunlu tutulması Tüketici Hukukuna ve Rekabet Hukukuna da
aykırıdır.
Sonuç olarak; tarafınızca kimlik parası uygulamasının ve
banka müşterisi olmanın zorunlu tutulamayacağını belirtir ve iradem dışında
aldığınız 10 TL'nin iadesini talep ediyorum, aksi uygulamanızın devamı halinde
yasal yollara başvurmak durumunda kalacağımı ve bundan kaynaklanacak
masrafların tarafınıza yükletileceğini bildiririm.