18 Mayıs 2025 Pazar

Gençler Bugünü ve Yarını Konuşuyor

 Yurttaş Birlikteliğinin

Gençler Bugünü ve Yarını Konuşuyor adlı etkinliğine

Kurtuluş Partisi Gençliği damgasını vurdu

Genel Başkanımız Nurullah Efe Ankut ne diyor: Farklı Olan Yalnız Biziz.

Ankarada Yurttaş Birlikteliğinin düzenlemiş olduğu Gençler Bugünü ve Yarını Konuşuyor adlı etkinliğin, Siyasi Partili Gençlerin Değerlendirmeleri adlı ikinci oturumunda konuşan Kurtuluş Partili Gençliği de, Farklı Olanın Yalnız Biz olduğunu göstermiş oldu.

Etkinlik 19 Mayıs kapsamı çerçevesinde düzenleniyor. Ama 19 Mayıs 1919da Samsuna çıkan Antiemperyalist Kurtuluş Savaşımızın kıvılcımını çakan Mustafa Kemalden bahseden bizim dışımızda kimse yok.

Türkiyenin tapusu, kuruluş Senedi Lozan ortadan kaldırılmaya çalışıyor, buna tepki gösteren bizden başka kimse yok.

İnsan soyunun başdüşmanı ABD Emperyalist Haydudu hangi halka özgürlük getirmiş ki Kürt Halkına getirecek?

Kürt Halkına esaret getirecek bir açılım saçmalığı bir vaveyla ile halkımıza yutturulmaya çalışılıyor, buna ağzı dolu tepki gösteren bir biz varız başka kimse yok.

Amerikancı Burjuva Kürt Hareketinin temsilcisi, yandaşı, DEMi, EMEPi, TİPi, SOL Partisi neredeyse aynı tornadan çıkmışçasına aynı şeyleri söylüyorlar. Ama hiçbirinin söyleminde ülkenin götürülmek istendiği karanlık yok. Emperyalizm yok. Gerçek Bilim Marksizm-Leninizm yok.

Ama bunları dile getiren, içinden geçtiğimiz karanlık günlere içi yanan, bilimin ışığında önceden gören, duru gören bir HKP var, bir Kurtuluş Partisi Gençliği var.

Bu etkinlikte Kurtuluş Partisi Gençliği adına düşüncelerimizi dile getiren Anıl Berk Toprak Yoldaşımızın yaptığı konuşma aşağıdadır:

 

19 Martta Beyazıtta yıkılan barikatlarla, Jön Türk Geleneğinin devam ettiğini, gençliğin yıldırılamaz olduğunu tüm dünyaya hissettiren yiğit gençliğimiz, değerli katılımcılar hepiniz hoş geldiniz!

Sizleri yüreğimin en içten devrimci duygularıyla selamlıyorum!

Biz gençlere yaşadığımız süreçte daha da önemini anladığımız Gençlik Haftasında söz verdiği için Yurttaş Birlikteliği ve bileşenlerine, Kurtuluş Partisi Gençliği adına teşekkür ediyorum!

Yaşadığımız süreç bizlere 19 Mayısın ve Gençlik haftasının önemini daha iyi anlattı ve öğretti dedik.

Peki nedir 19 Mayısın önemi ve bize anlattıkları?

En önemlisi de nedir bugünü ve geleceği değerlendirmede bize tuttuğu o aydınlık ışık?

Sevr adlı paçavra 10 Ağustos 1920de resmi olarak imzalanmadan 15 ay önce Mustafa Kemal Samsuna çıktığındadahili ve harici bütün bedhahlara karşı zaferle taçlanacak ilk Antiemperyalist Kurtuluş Savaşının kıvılcımını çaktığını çok iyi biliyordu. Bu bilinç, materyalist-pozitivist teorisinden ve elbette Anadolunun namuslu Halkına olan güvenden geliyordu. 

Biz bugün Halkın Kurtuluş Partisi olarak meydanlarda, barikat önlerinde, gözaltılarda Yeni Sevre Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız derken Marksizm-Leninizmle yoğrulmuş teorimizle ve Ustamız Hikmet Kıvılcımlının tezlerinden aldığımız ilhamla başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere bu namuslu halkı, Jön Türk Gelenekli Yıldırılamaz Gençliğimizi İkinci Kurtuluş Savaşına çağırıyoruz. 

Yugoslavya, Libya, Irak, Suriye sıra sende Türkiye diye haykırdığımız her günkü gibi bugün de halkımıza bu uyarıyı yapıyoruz. Ve diyoruz ki Katil Amerika, Ortadoğudan Defol! diyemeyen her siyasi, her aydın, her akademisyen, her sanatçı, her gazeteci ya gafildir ya korkaktır ya da haindir.

Yanı başımızda, birkaç ay önce ABDnin Ortadoğudaki petrol bekçilerine karşı direnen son kalelerden biri olan Suriye de Ortaçağcı Faşist Din Devletine dönüştürülmüş bulunuyor. Kendini çağın gerekliliklerinden dolayı Sosyalizm kılığına bürünmüştük diyerek afişe eden Amerikancı Burjuva Kürt Hareketinin temsilcileri ise bu Din bezirgânları ile iş tutup birlikte Suriyeyi paramparça ediyor. 28 Mayıs 2016da miting meydanlarından, bunlar Zerdüşt! diyerek aklınca Kürt Halkını aşağılayan AKPgillerin Reisi, bugün barış naralarıyla Türkiyeyi Yeni Sevr bataklığına sürüklüyor.

ABD Emperyalist Haydudu resmen Yeni Sevr demek olan BOPKürt Açılımı adıyla uygulatmaya da başladı. Ve ne acıdır ki yine onun tarafından devşirilen ABD kuklası siyasiler, iktidarıyla muhalefetiyle, soluyla sağıyla, dincisiyle milliyetçisiyle, sonu Türkiyenin parçalanmasıyla sonuçlanacak bu gidişe, bu ihanete alkış tutuyorlar.

Peki ne hedefleniyor?

Doğrudan Lozan.

Yani Türkiye Cumhuriyetinin varlığına saldırılma hedefleniyor.

Lozanı kaldırdınız mı geriye ne kalır?

Sevr kalır.

İşte güzelim ülkemiz, Emperyalist Yedi Düvel tarafından paramparça edilen o mütareke yıllarına götürülmeye çalışılıyor. Yeni Sevr demek olan BOP Türkiyeyi yönetenlerin önlerine kondu, Halkımıza da barış gelecek terör bitecek kandırmacasıyla yutturulmaya çalışılıyor.

Bu haince açılım; Irakın, Libyanın, Suriyenin BOP çerçevesinde parçalanmasından sonra sıranın Türkiyeye geldiğini ve Türkiyede de bu adımın atıldığını göstermektedir.

Yani sorun BOP çerçevesinde Türkiyenin ortadan kaldırılmasıdır.

Sorun ülkemizin, ABD Emperyalist Haydudunun emri doğrultusunda, Laik Cumhuriyetin yıkılıp, Ortaçağcı Faşist Din Devletine götürülmek istenmesidir.

O nedenle değerli arkadaşlar, 19 Mayısın 106ıncı yıldönümünü kutladığımız bugünlerde, varlığımıza kast eden ABD ve AB Emperyalistlerine ve Yerli İşbirlikçilerine karşı mücadelemizi daha da yükseltmemiz önümüzdeki en acil görevimizdir.

Ve değerli katılımcılar, BOP ile parçalanan Irakta, Libyada, Suriyede ve Ortaçağcı Gericiliğin hâkim olduğu Ortadoğunun ülkelerinde, en fazla zulüm kime yapılıyor?

Tabiî ki yarımız olan Kadınlara.

Lenin Ustanın, Kadın yoldaşlarımız olmasa biz bu devrimi başaramazdık sözlerinden korkmuşçasına, başta ülkemizde olmak üzere bütün Ortadoğuda hain işbirlikçilerin kadınlara zulmü devam ediyor.

Bundan birkaç gün önce, Boğaziçi Üniversitesine geniş güvenlik önlemleri ile getirilen, ne idüğü belirsiz bir Dürrizade Abdullah artığı, gerici hükümetin emri ile gençleri zehirlemeye çalışıyor. Buna karşın vaktiyle kendini Marksist-Leninist olarak tanımlayan, Türkiyede çeşit çeşit Kadın hakları örgütünün içinde klikleşmiş Amerikancı Burjuva Kürt Hareketinin temsilcileri geçmişlerindeki demagojiden ibaret kadın hakları söylemlerini bir kenara bırakıp Abdülhakim Arvasi, Fethi Gemuhluoğlu gibi Komünizmle Mücadele Derneği iltisaklılarla beraber Türkiyeden emperyalist uşağı bir İslam Devleti inşa etmeye çalışıyor. 

Ancak biz İkinci Kurtuluş Savaşçıları, 19 Mayıs 1919da ne yaptıysak aynı inanç ve cesaretle tekrar aynılarını yapmaya; en sonunda da nihai kurtuluşumuz olan Demokratik Halk İktidarını ülkemizde inşa etme yolunda mücadeleye devam edeceğiz.

Umudumuz var, hep de var olmaya devam edecek. 

Çünkü biz çeşitli metafizik söylemler ve içi boş inançlarla değil, Ustamız Hikmet Kıvılcımlının deyimiyle gerçek bilim olan Marksizm-Leninizm aracılığıyla bu umudu besliyoruz. Biz Halkın kurtuluşuna inanıyor değil onu adımız kadar iyi biliyoruz.

Bilimsel Sosyalizm Marks-Engels ustalar tarafından kurulmadan evvel, hatta binlerce yıl öncesinden beri bu topraklar çeşit çeşit tarihsel devrimle çalkalanmış ve ilerlemiştir. O devrimlerde kanlarını döken bütün insanlar bu toprakları; necaset dolu ağızlarıyla kirletmeye çalışanlara karşı, kızıldan bir nur gibi bezemiştir. Baba İshaklarŞeyh BedreddinlerKalender ŞahlarPir Sultan Abdallar, 200 sene boyunca zalim sultanları korkudan titreten Celaliler Devrimciler için, bu kızıl nurun en yücelerinden yalnızca birkaçıdır!

Bilimsel Sosyalizmin ardından ise içerisinden Mustafa Suphive 15leri,

Marks-Engels ve Leninden sonra dördüncü Usta olarak Hikmet Kıvılcımlıyı,

Deniz GezmişleriMahir Çayanları çıkaran bu topraklar;Emperyalizme, Faşizme, Şovenizme ve insanlığı Ortaçağkaranlığına götürüp orada hapsetmeye yeminli Ortaçağcı Gericiliğe bugün ve yarın da geçit vermeyecektir. Bunlar sarsılmaz bilincimizin sebepleridir.

Bizlere sunulan başlıklardan biri; gençliğin talepleri nelerdir?” başlığı idi.

Bence gençler olarak artık taleplerin konuşarak değil, meydanlarda kol kola direnerek, barikatları aşarak kazanıma ulaşacağını görmüş bulunuyoruz. 

Meclisin en sağından en soluna, yeni sözde anayasa için iktidar ile uzlaşanlardan bir talebimiz olmayacaktır. Çünkü 19 Mart Direnişini başlatanlar da ilerletecek olanlar da;

Biz Yıldırılamaz Gençliğiz. Biz hayatın yarısı Kadınlarız. Biz Emekçi Halkız.

19 Mart ile başlayan süreçte sıra arkadaşlarımız arasında da en çok örgütsüz olanlar zarar gördü. En çok onların canı yandı, en çok onların umutları ve cesaretleri kırıldı. Bizler eğer buradaysak ve bu topraklar için Vatan Aşkını Söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmek yeğdir diyerek canımızı ortaya koymuşsak; yılmadan, bıkmadan, usanmadan Örgütsüz Halk Köle Halktır, Örgütlü Halk İse Yenilmez”şiarıyla halkımızı örgütleyip mücadeleye, savaşmaya devam etmeliyiz.

Bakın sosyal medyada ve çevresindeki gerici gruplar tarafından zehirlenen binlerce genç, düne kadar Gezi Şehidimiz Berkin Elvana hakaret ediyordu. Kendini çeşit çeşit faşist grubun dahlinde gören bu gençler polisle karşı karşıya geldiklerinde Berkinle aynı konumda olduklarını fark ettiler. AKPgillerin 23 senedir inşa etmeye çalıştığı dindar ve kindar nesil profili bir gecede gençlerin iradesiyle alaşağı edildi.

Menderes-Bayar iktidarıyla palazlanmış ve ardından kesintisizce devam etmiş olan antikomünizm propagandasına rağmen gençler; meydanlarda devrimcilerin kızıl bayrakları altında toplandı. ABD-AB Emperyalist haydudunun kirli propagandalarıyla zihni kirlenmiş daha birçok genç ise evinde, sokakta, sosyal medyada devrimcilerin onları eğitmesi için hazırda bekliyor.

 

Değerli genç arkadaşlarım;

Biz devrimi gökten inecek hatasız, kusursuz bir devrim ordusuyla değil işçi, emekçi, halk çocuğu bu gençlerle yapacağız.

Bu gençleri hatalarından döndürmek, onları İkinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşının bir neferi yapmak bizlerin elinde.

68 Kuşağından, Heba Edilen Devrim Yüklü Yıllar olan 70li yıllardan, Şanlı Gezi Eylemlerimizden çıkardığımız dersler ile İşçi Sınıfının önderliğinde, İşçi Sınıfımız, Devrimci Gençlikle el ele; bize dayatılmaya çalışılan, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ilmek ilmek işlenmiş Yeni Sevri, bizlere kan kusturan işsizlik, pahalılık, zulüm cehennemini, ABD-AB Emperyalizminin her türlü unsurunu biz yırtıp tarihin çöplüğüne atacağız! 

Ve kendi yurdumuzu kurtardıktan sonra dünyanın bütün mazlum halklarına umut olmak için hep bir ağızdan yine ve yine haykıracağız:

Halkız Haklıyız Yeneceğiz!

17 Mayıs 2025

 

Kurtuluş Partisi Gençliği

6 Mayıs 2025 Salı

Deniz’lerin Mücadele Ruhunu Kurtuluş Partisi Gençliği Yaşatmaya Devam Ediyor

 


Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı

Güneşten ışık yontarlardı, sert adamlardı

Hoyrattı gülüşleri, aydınlığı çalkalardı

Gittiler akşam olmadan, ortalık karardı

Attila İlhan

Bundan 53 yıl önce 6 Mayıs 1972’de hayatlarının baharında Üç Yiğit Devrimci, Üç Gencecik Fidan 12 Mart Faşizminin cellatları tarafından katledildiler.Deniz, Yusuf ve Hüseyin yoldaşlar. Kendilerini kaydı hayat şartıyla Devrimci Kavgaya, insanlığın kurtuluşuna vakfetmişlerdi. Ve insanlığın kurtuluşuna kendini adayan Gerçek İnsanların kaybı sadece bedencedir, onlar hiçbir zaman ölmezler, halkların kurtuluş mücadelesinde yaşamaya devam ederler.

18 Nisan 2025 Cuma

Diplomasızlar İktidarı Gençliğin Kaderini Tayin Edemeyecek!



CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına tepki olarak halkımız, gençliğin öncülüğünde sokaklara döküldü. Bu tepki sadece Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına değil, organize suç örgütü AKP’giller’in uyguladığı gerici ve halk düşmanı politikalara karşı doğan bir tepkiydi. Halkın Kurtuluş Partisi ve Kurtuluş Partisi Gençliği olarak, bu haklı eylemlerde süreç boyunca her zaman ön saflarda mücadele ettik.

Mücadelemizin sürdüğü bu günlerde ise sıralardan sokağa haykıran liseli gençliğimiz proje okullarında öğretmenlerine karşı yapılan adaletsizliklere karşı direniyor. AKP’giller, sorgulamayan ve iktidarlarına göz yuman nesiller yaratmayı hedefliyor. Ancak gençliğimiz buna boyun eğmiyor; kendilerine dayatılmak istenen gerici ve yobaz eğitim modelini reddediyor. Kurtuluş Partisi Gençliği, Jön-Türk gelenekli genç neslimizin liderlik ettiği bu harekette yine kavganın ön saflarında yer alacak ve mücadeleyi sürdürecektir.

Kurtuluş Partisi Gençliği, üniversitelerde ve liselerde gerçekleşen direnişlerde yer alan arkadaşlarımızla birlikte ön safta mücadelesini sürdürmüştür ve sürdürecektir. Halkın Kurtuluş Partisi avukatları ise bu eylemlerde gözaltına alınan gençleri ziyaret etmiş ve tahliye edilmeleri için mücadele etmektedir. 

Bugün, ülkemizde gençliğimize ve halkımıza dayatılmak istenen gerici din devleti politikalarına, AKP iktidarına ve onların rant ve vurgun üzerine kurulu hukuksuz yönetimlerine boyun eğmeyeceğiz. Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşımızın önderi Mustafa Kemal’in adının silinmeye çalışıldığı bu dönemde laiklik gibi değerlerimizden vazgeçmeyeceğiz.

Kurtuluş Partisi Gençliği olarak, Jön-Türk gelenekli gençliğimizin liderlik ettiği bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz.

Diplomasızlar iktidarı, gençliğin kaderini tayin edemeyecek!

 

18.04.2025

Kurtuluş Partisi Gençliği

 

30 Mart 2025 Pazar

ON’lardan Aldığımız Mücadele Bayrağı Dalgalanmaya Devam Ediyor!



Bundan 53 yıl önce 30 Mart 1972’de 10 yiğit devrimci Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna, Saffet Alp 12 Mart Faşizminin NATO’cu Generalleri tarafından katledildiler.

On’lar kendileri gibi İkinci Kurtuluş Savaşçısı olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın Parababalarının mahkemeleri tarafından verilen idam kararının uygulanmasını engellemek için yaptıkları eylemde bedence aramızdan ayrıldılar. Sadece bedence aramızdan ayrıldılar çünkü On’lar bir ölüp bin dirildiler, On’ların verdiği mücadele bizim yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.
Uğruna ölümü göze aldıkları mücadele emperyalizme karşıydı. On’lar Antiemperyalisttiler, insan soyunun başdüşmanı olan kanlı, zalim AB-D Emperyalistlerine karşı “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye” şiarıyla mücadele ediyorlardı.

16 Mart 2025 Pazar

Beyazıt Katliamı’nın Hesabını Soracağız


Tarih, sadece olup bitenlerin kaydı değil, direnenlerin manifestosudur. 16 Mart, halkların hafızasında yalnızca bir yas günü değil, aynı zamanda bir hesap günüdür!

16 Mart 1978’de, İstanbul Üniversitesi’nde devrimci öğrenciler omuz omuza yürüyordu. Ancak emperyalizmin güdümündeki faşist çeteler, bu dayanışmayı hazmedemedi. Bombalarla, kurşunlarla devrimcileri susturacaklarını sandılar. O gün, Cemil Sönmez, Hatice Özen, Baki Ekiz, Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl ve Murat Kurt, karanlığa boyun eğmedikleri için katledildi.

11 Mart 2025 Salı

Akın Var Güneşe Akın, Güneşi Zaptedeceğiz Güneşin Zaptı Yakın!

 

Berkin Elvan Şanlı GEZİ İsyanımızın yaşandığı günlerde evinden ekmek almaya çıktığı anda AKPgillerin kolluk kuvvetlerinin canice saldırısı sonucu yaralanmış ve 269 gün verdiği yaşam savaşını 11 yıl önce bugün bedence aramızdan ayrılarak kaybetmişti. Berkin’i katleden AB-D emperyalizminin yerli işbirlikçileri iftiralarla haklı ve meşru GEZİ’yi karalamaya çalıştılar, baskı ve tehditlerle ailesine saldırdılar. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, şehitlerimizin kanıyla kızıllaşmış, her yaştan ve her bölgeden yurttaşımızın desteğiyle büyümüş böylesi bir mücadele ortamına kimse kara çalamaz!

Şan Olsun GEZİ’ye! Şan olsun Berkin’e! Şan olsun GEZİ şehitlerine! Berkin’e söz! 

Bu zulüm iktidarı son bulana kadar, katillerinden hesap sorana kadar mücadelemiz devam edecek. 

Berkin Elvan Ölümsüzdür!

10 Şubat 2025 Pazartesi

Gençliğin Sorunları Sınıflar Mücadelesinin Bir Konusudur!

  


Bugün halkımız AKP
giller iktidarının hem Ortaçağcı gerici politikaları hem de ekonomi politikaları yüzünden tarumar olmuştur. Bu iktidar, gençliği ve yoksul halkımızı sömürmeye devametmektedir. Gençliğimizin sorunları Sınıflar mücadelesinin bir konusudur.

Kaçak Sarayın günlük gideri, 34 milyon TL iken işçiler, emekçiler ve gençliğimiz yoksullukla boğuşmaktadır. Açlık sınırı 23 bin lira ve halkımıza reva görülen asgari ücret 22 bin 104 lira En düşük Emekli maaşı 14.499 TL. Yıl içerisinde enflasyonun artışıyla beraber bu yeni ücretler, halkımız için yine eski ücretlere dönüşecek. Bizler hep Asgari Ücret Yoksulluk Sınırının altında olamaz, diyoruz. Fakat bu iktidar, yoksulluk sınırı 71 bin liraları bulmuşken açlık sınırının altındaki rakamlara mahkûm ediyor halkımızı.