Bundan 53 yıl önce 30 Mart 1972’de 10 yiğit devrimci Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna, Saffet Alp 12 Mart Faşizminin NATO’cu Generalleri tarafından katledildiler.
On’lar kendileri gibi İkinci Kurtuluş Savaşçısı olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın Parababalarının mahkemeleri tarafından verilen idam kararının uygulanmasını engellemek için yaptıkları eylemde bedence aramızdan ayrıldılar. Sadece bedence aramızdan ayrıldılar çünkü On’lar bir ölüp bin dirildiler, On’ların verdiği mücadele bizim yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.Uğruna ölümü göze aldıkları mücadele emperyalizme karşıydı. On’lar Antiemperyalisttiler, insan soyunun başdüşmanı olan kanlı, zalim AB-D Emperyalistlerine karşı “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye” şiarıyla mücadele ediyorlardı.
Ortaçağcı gericiliğe karşıydılar, laikliğin savunucularıydılar. On’lar Antifeodaldiler, AB-D Emperyalistlerinin Yeşil Kuşak Projesi’nin ürünleri, Muaviye-Yezid İslamcılarına, yani günümüzdeki adıyla CIA-Pentagon İslamcılarına karşı mücadele ediyorlardı.
Türk ve Kürt haklarının kardeşliğini savunuyorlardı. On’lar Antişovenisttiler, Emperyalizme karşı “Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganıyla Türk ve Kürt halkı olarak birlikte mücadele ediyorlardı. Biz Kurtuluş Partisi Gençliği de On’lar gibi Antiemperyalist, Antifeodal ve Antişovenistiz.
AB-D Emperyalistlerinin yerli uşağı AKP’giller her gün daha da hızlı bir şekilde ülkemizi Ortaçağcı Faşist Bir Din Devleti’ne dönüştürmeye devam ediyor. Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve sonrasında tutuklanması ise halkımız için son nokta oldu. Günlerdir halkımız sokaklarda, gençler şiddet görerek gözaltına alınıp haksız sebeplerle tutuklanıyor ancak mücadeleyi bırakmıyor. İşte gençliğimizdeki bu mücadele ruhu Mahirler’den, On’ların devrimci ruhundan geliyor. Çünkü onlar gözlerini kapatana kadar mücadeleyi bir an olsun bırakmadılar, nefeslerini verdikleri son ana kadar vatanlarının kurtuluşu ve ülkemizin AB-D Emperyalistlerinden, onların yerli işbirlikçilerinden kurtulması için mücadele ettiler. Biz Kurtuluş Partisi Gençliği olarak On’ların önümüzde açtığı yolda mücadelemize devam ediyoruz. Günlerdir direnen halkımızı Kurtuluş Partisi Gençliği olarak yalnız bırakmıyoruz hep birlikte direniyoruz. Tıpkı On’ların halkımızı bir an bile yalnız bırakmadığı gibi.
Kurtuluş Partisi Gençliği olarak On’lara sözümüzdür: Sizden devraldığımız Antiemperyalist, Antifeodal ve Antişovenist mücadelemizi sizler gibi kanımızın son damlasına kadar sürdürmeye devam edeceğiz ve mücadelemizi Demokratik Halk İktidarıyla taçlandıracağız çünkü biliyoruz ki sizleri anmak yasınızı tutmak değildir sizleri anmak mücadelemizi zafere ulaştırana kadar bıkmadan, usanmadan savaşmaktır.
Biz Kurtuluş Partisi Gençliği, İkinci Kurtuluş Savaşçıları olarak Antiemperyalist, Antifeodal ve Antişovenist mücadelemizi zafere ulaştıracağız, Demokratik Halk İktidarını Kuracağız ve Sosyalizmi zafere ulaştıracağız!
Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!
Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız!
Kızıldere’nin, Mahirlerin, Denizlerin Hesabını soracağız!
Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği!
Yaşasın Gençliğin Devrimci Mücadelesi!
Yaşasın Sosyalizm!
30.03.2025
Kurtuluş Partisi Gençliği
Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!
Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız!
Kızıldere’nin, Mahirlerin, Denizlerin Hesabını soracağız!
Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği!
Yaşasın Gençliğin Devrimci Mücadelesi!
Yaşasın Sosyalizm!
30.03.2025
Kurtuluş Partisi Gençliği