Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), Ülkü Ocakları'yla yaptığı protokol ortaya çıktı. Bu protokole göre Ülkü Ocakları, MEB'e bağlı okullarda kurs ve etkinlik düzenleyebilecekler. Zaten gerici faşist AKP iktidarının 23 yıldır eğitim sistemimize yönelik yaptığı değişiklikler bellidir. Okullarımızda düzgün bir eğitim vermek yerine, gençleri sorgulayamayan, ne derlerse alkışlayacak, düşünemeyecek birer zombiye dönüştürmeye çalışmaktadırlar. Bunun için zorunlu din dersleri, bakımsız okullar, imam hatip okulları gibi uygulamalar yapmışlardır. Her kitapta eksiksiz şekilde 15 Temmuz ile ilgili paragraflar ve dini içerikli metinler koymuşlardır. Ayrıca yeni çıkardıkları sözde 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' ile Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı'mızın Önderi Mustafa Kemal ve Laiklik düşmanlığı yapmaya başlamışlardır.
Bunlarla da yetinmeyip, şimdi de Ülkü Ocakları ile anlaşmışlardır. Bu adamlar, isimleri uyuşturucu, tecavüz, insan kaçakçılığı ve katliamlarla anılan, tasmaları AB-D Emperyalistlerinin elinde olan kişilerdir. Şimdi, okul gibi ebeveynlerin çocuklarını eğitim alsınlar diye yolladıkları okullarda bu kişiler kurs açıp etkinlik düzenleyebilecekler. Halkımızın ulaşabileceği eğitimi bu kişiler yönlendirecek. Bu durum, ülkemizin içinde olduğu Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bataklığında, Ülkü Ocakları veya AKP iktidarından çok, AB-D Emperyalistlerinin işine yarayacaktır. Çünkü eğitimli, düşünebilen, sorgulayabilen insanların olduğu bir ülkede, o ülkeyi kendi çıkarlarına göre yönlendirmek kolay olmaz. Halk, bu duruma dur demesini bilir.
Ancak, bizim ülkemizdeki 23 yıllık AKP iktidarı, eğitim sistemini yavaşça bu duruma getirmiştir. Bu sayede emperyalist güçlerin önleri açılacak ve daha kolay istediklerini yapabileceklerdir. Bu laik bilimsel eğitimsizliğin bedeli ülkemize çok ağır olmuştur. En basiti bir haber kanalı açılınca kadına şiddet olayları, hayvana şiddet, kavgalar, basit bir sebepten bir birinin canını alan insanlar gibi haberler günlük yaşantımızın bir parçası olmuştur.
Burada asıl çözüm, laik, bilimsel ve çağdaş bir eğitim anlayışının benimsenmesidir. Gençlerin doğru eğitilmesi, bilinçli, sorumlu ve sorgulayabilen kişiler olarak yetişmeleri, ülkemizin ilerlemesinin temel anahtarlarındandır. Ancak bu süreç, sadece okullarda verilen eğitimle sınırlı kalmamalı, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerine yönelik bilinçlendirme çalışmalarını da içermelidir ve bunu sadece biz gerçek devrimciler yapabiliriz. Bu ülkenin ve hatta tüm dünyanın kurtuluşu marxizm-leninizm’in ideolojisini kuşanmış işçi, köylü, aydınlar ve gençliğin elindedir. Bu görevi ülkemizde Kurtuluş Partililer üstlenmiştir ve bunu mutlaka başaracaklardır.