Kurtuluş Partisi Gençliği olarak, İstanbul’da 1 Nisan 2018 tarihinde Kızıldere katliamını protesto etmek ve Kızıldere Şehitlerini anmak için toplanan yoldaşlarımız daha eylemlerine başlamamışken, polisin uyarı dahi yapmadan orantısız gücüyle karşılaşmış ve ters kelepçe yapılarak gözaltına alınmışlardı. Yoldaşlarımızın bu şekilde sert ve orantısız bir müdahaleye uğramalarının sebebi ise 30 Mart 1972’de Kızıldere’de Mahir Çayan ve yoldaşlarının uğradığı katliamda devrim şehidi olmuş On’ları anmak istemeleriydi. Polisin günler öncesinden anmamızı engellemek için hazırlandığı ise o gün orada bulunan yüksek sayıda resmi ve sivil polisin bulunmasından belliydi. Gözaltına alınan yoldaşlarımız nöbetçi mahkemeye tutuklanma talebi ile sevk edilmiş ancak çok açık bir şekilde belli olan hukuksuzluğa karşı savunmalarında “Mahir Çayan’ın da, Deniz Gezmiş’in de terörist olmadığını tam tersine yargılandıkları mahkemelerde ve tarih önünde de suçsuz olduklarının onlarca defa kanıtlandığı ve onları anmanın suç olmadığını” belirtmişlerdi. Bu savunmalarının sonucunda yoldaşlarımız adli kontrol ve yurt dışı yasağı ile serbest bırakılmışlardı.
Ancak
yoldaşlarımız hakkında savcının düzenlediği iddianame sonucunda dava açılmış ve
yoldaşlarımız yargılanmaya başlamışlardı. Savcının yoldaşlarımıza karşı
düzenlediği iddianame sayfalarca uzunlukta sürmüş ancak iddianamede dahi
yoldaşlarımızın somut olarak hangi suçu işledikleri açıklanamamıştır. Ama
bizlerin de tahmin ettiği gibi AKP’giller tarafından rehin alınmış ve bağımsız
sıfatlarını kaybetmiş olan bu mahkemeler iddianameyi kabul etmiş ve
yoldaşlarımız yargılanmaya başlamıştır. Tüm yargılama aşamasında yoldaşlarımız
Mahir Çayan ve yoldaşlarını anmanın suç olmadığını, eğer ortada bir suç varsa On’ları
katledenlerin bu suçu işlediklerini, asılsız suçlamalardan oluşan bu
yargılamanın tek sonucunun beraat olması gerektiğini söylemişlerdir. Yapılan
yargılama sonucunda yoldaşlarımız yerel mahkemeden beraat etmiş ancak İstanbul
Adliyesi Başsavcı Vekili tarafından dosya Bölge Adliye Mahkemesine istinafa
gönderilmiştir. İstinaf Mahkemesi Başsavcı Vekilinin istinaf talebini
reddetmiştir ve beraat kararı kesinleşmiştir. Böylece Mahir Çayan ve
yoldaşlarını anmanın suç olmadığı tarih önünde bir kez daha kanıtlanmış oldu.
Bizler Kurtuluş
Partisi Gençliği olarak, Denizlere, Mahirlere, 68 kuşağının Antiemperyalist ve
Mustafa Kemalci tüm devrimcilerine sahip çıktık ve her zamanda sahip çıkmaya devam
edeceğiz. Yıllar boyu başta Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş olmak üzere, o zamanın
tüm devrimcilerini kendi tabirlerine göre terörist ve vatan haini diye
yaftalayanlar bilsin ki eğer ortada bir terörist ve vatan haini varsa onlar da
Altıncı Filo’nun önünde secde edenlerdir. Üniversitesinden çıkan gençlerin
üzerine bomba atanlar, emperyalizmle ve işbirlikçileriyle kol kola
yürüyenlerdir. Bu ülkenin gerçek vatanseverleri ise devrimcilerdir. Ve gerçek
devrimciler ne idamlarla, ne alçak pusular ve katliamlarla, ne de haklarında açılan
davalarla korkutulabilir.
Bizler, Kurtuluş
Partisi Gençliği olarak Ustamız Hikmet Kıvılcımlı’nın teorisi ve pratiğinin izinden giderken bu ülkenin onurlu ve
vatansever devrimcilerini anmaktan vazgeçmeyeceğiz. Unutulmasın ki, Denizleri
asanların isimlerini kimse hatırlamazken, Mahirleri katledenlerin isimlerini
kimse bilmezken, Deniz Gezmiş de, Mahir Çayan da unutulmadılar, gençlerimiz
onların adını bildi ve onların gerçek savunucuları olan bizler mücadelelerini
devam ettiriyoruz, mücadelemiz zafere ulaşana kadar da devam ettireceğiz.
Kurtuluş
Partisi Gençliği
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Öneri/eleştiri ilet.