Bildiğimiz gibi 26 Eylül Perşembe
günü saat 13:59’da Marmara açıklarında 5.8 büyüklüğünde bir deprem yaşandı.
İstanbul’un özellikle Avrupa yakasında şiddetle hissedilen bu deprem, çok
sayıda vatandaşın hayatının tehlikeye girdiği dakikalar yaşattı. Bunlardan bir
tanesi de İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’nın Avcılar Yerleşkesi’nde yaşandı.
Depremin merkez üssü Silivri açıkları olduğu için coğrafi olarak oraya yakın
olan üniversitemizde deprem çok şiddetli hissedildi ve fakülte binalarında
ciddi tahribatlara yol açtı. Durumun
önemini açıklamak için, İstanbul Üniversitesi’nden KHK ile ihraç edilen Deprem
Bilimci Savaş Karabulut’un açıklamasına bakalım:
‘Binalar 99 depreminde ciddi hasar aldı’
“Bizim üniversitemizin binaları 99 depreminde hasar gördü.
Biz hasar görmüş binalara girmek istemedik. O dönemde dekanımızla rektör
arasında ciddi tartışmalar yaşandı, binaların depreme dayanıklı olmaması
üzerinden. Binalarımızdaki kolonlar boydan boya yarılmıştı, bizi farklı farklı
binalara dağıtmışlardı. Daha sonra binalarımız, İnşaat Mühendisliği bölümü
hocaları tarafından tadil edildi; güçlendirmeye tabi tutuldu. Biz o süreçte
güçlendirmelerin performansı sınırlı düzeyde etkileyeceğini ve onun yerine binaların
yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini savunmuştuk. Bunu yapmadılar. Bunları
yapmadıkları gibi öğrenci sayısı arttı, sürekli yeni öğrenciler alındı.
Şehirleşmede risk, nüfusla orantılıdır. Böylece risk arttı. ‘’
‘Kampüs binaları ömrünü tamamladı’
“Bu kampüsün binaları 1960’lı yıllarda atılmış. 80
darbesinden sonra Kenan Evren’in talimatıyla inşası tamamlanıyor ve 90’ların
başında ise eğitim-öğretim başlıyor. Bu binalar eski. Biz 50 yıllık tasarım
ömrüne göre hesaplarız binaların durumunu. Bırakın bu binaların depreme
dayanıklılığını, bu binalar yaşları itibariyle ayakta kalacak durumda değil.
Cevapta yerinde yeniden yapılanmadan söz ediliyor. Kentsel dönüşümde de bizim
en çok dile getirdiğimiz konu, dönüşümün yerinde olması gerektiğiydi. Fakat şu
an kampüsün peşkeş çekileceği ve fakültelerin de farklı yerlere dağıtılacağı
konuşuluyor. Kampüsün içerisinde bulunduğu alan artık değerli bir alan. Kanal
İstanbul projesi Avcılar’ın 3.1 kilometrelik kısmından geçiyor; bunun 1,5
kilometresi üniversitenin kendi sınırlarında kalıyor”
Gördüğümüz gibi şu anda eğitim
gördüğümüz binalar depreme dayanıklı olmak şöyle dursun; normal şartlar altında
dahi ömrünü doldurmuş, dayanıksız ve yetersiz binalar. Bunun en somut örneğini
ne yazık ki yaşadığımız depremle görmüş olduk. 1999 Depreminde çok ciddi
hasarlar alan ve eğitime devam edilemez hale gelen fakülte binalarımızda
göstermelik iyileştirmeler, güçlendirmeler yapıldı ve o binalar yeniden çok
daha fazla sayıda öğrenciye ev sahipliği yapmaya devam etti. Ancak iki gün öncesine
kadar, 99’dan bu yana var olan bu riskler söz konusu edilmedi. Binlerce
öğrencinin bu binalarda, can güvenlikleri olmadan yıllarca eğitim görmesine göz
yumuldu. En birinci görevleri okulumuzda eğitim gören gençlerin, öğrencilerin
ve akademisyenlerin can güvenliğini sağlamak olan okul yönetimi, rektörlük ve
dekanlık başta olmak üzere YÖK ve tüm devlet kurumları, bu hayati riski görmezden gelmeye devam
ettiler. Son yaşanan depremden sonra dahi fakülte binalarımızın duvarları
çatlamamış gibi, Odatv ve Cumhuriyet gibi haber kanallarında da yayınlandığı ve
aşağıda da görebileceğiniz resimlerdeki gibi özellikle Veterinerlik
Fakültesi’nde çok ciddi çatlaklar, hatta yarıklar oluşmamış gibi depremden bir
gün sonra o binalarda derslere devam edildi! Bu fakültede yaklaşık bin kişi
öğrenim görmekte. Bu fakültede ders gören bizlerin can güvenliği, yaşama hakkı
bu kadar mı değersiz? Depremden bir gün sonra hiçbir yetkili tarafından okula
gelinmemişken, fakülte binasının durumu içinde ders görmeye uygun mu değil mi kontrol
edilmemişken öğrenciler sabahın sekiz buçuğunda derslere sokulacak kadar mı
değersiz?
Sadece Avcılar Yerleşkesi’nde mi
yaşandı bunlar? Hayır. Depremden hemen sonra fakülte binalarındaki ciddi
hasarlardan dolayı oraya girmeyi kabul etmeyip basın açıklaması yapan Çapa
Yerleşkesi’ndeki Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerinin durumu bizden daha mı
iyi? Hayır, arkadaşlar, değil.
Bu mudur geleceğin Veteriner
Hekimlerine reva görülen? Bu mudur geleceğin Mühendislerine, Bilim İnsanlarına,
Diş Hekimlerine, Tıp Hekimlerine reva görülen? Bu mudur okumak için ülkemizin
dört bir yanından İstanbul Üniversitesi’ne gelen on binlerce gence reva
görülen?
Biliyoruz ki Kuzey Anadolu Fay Hattı
üzerinde bulunan ve risk açısından ilk sıralarda yer alan İstanbul’da deprem olağan
ve kaçınılmaz bir doğa olayı. Tüm bu bilimsel gerçeklikler ve yaşanan somut
geçmiş (örneğin 99 Depremi) gösteriyor ki İstanbul’da depremden kaçamayız.
Ancak gerekli önlemler ve tedbirler alınarak bu risk daha da azaltabilir, can
güvenliği sağlanabilir. Ne yazık ki günümüzde tedbir ve önlem almak şöyle
dursun; deprem esnasında sığınabileceğimiz güvenli bölgelerde bile artık
AVM’ler var! Hem de güvenli bölge olarak gösterilen 493 bölgeden 416’sında…
Tamamen kar hırsı güdüsüyle davranan iktidar bizlerin canını hiçe sayarak
toplanma alanlarına bile göz dikti, dikiyor! Tüm bu alanlar, İstanbul’da deprem
son derece somut bir gerçekken toplanma alanı olarak kullandırılmıyor bizlere;
yandaş mütteahitlere ve patronlara peşkeş çekiliyor, imara açılıyor. Dayanıksız
ve yetersiz fakülte binalarımızın yeniden depreme dayanıklı bir biçimde
yapılması için ödediğimiz vergiler, harçlar, birileri zenginliklerine zenginlik
katsın diye canımızı hiçe sayarak parababalarının cebine gidiyor.
Bizler sadece en temel hakkımız olan
yaşama hakkımızı istiyoruz, kar hırsına kurban gitmek istemiyoruz.
Okullarımızda, sıralarımızda diken üstünde oturmak değil güvenli bir şekilde
derslerimize girmek istiyoruz. İnsan hayatını hiçe sayıp yaşama hakkımızı dahi
gasp eden bu kanser düzenin savunucuları, yağmacı, talancı parababaları düzenine
karşı sen de bize katıl, Kurtuluş Partisi Gençliği saflarında mücadeleye atıl!
İstanbul Üniversitesi - Cerrahpaşa Avcılar Yerleşkesi’nden
Kurtuluş Partisi Gençliği
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Öneri/eleştiri ilet.