29 Eylül 2018 Cumartesi

Yeni bir okul dönemi, yeni bir mücadele dönemidir!


Dostlar, kardeşler...
Asgari ücretle geçinmeye zorlanan milyonlarca insanın bile sabah uyandığında “bugün dolar ne kadar?” derdine düştüğü; binlerce işçinin çalıştığı şeker fabrikaları gibi kurumların yok pahasına yandaşlara satıldığı ya da kapatıldığı; ev kiralarının arttığı; elektrik, su, doğalgaz, gıda ile birlikte toplu taşıma ücretleri vb. her türlü ihtiyacın acımasızca zamlandığı; gazetelerin kâğıt parası bile bulamayıp yayın hayatına son verecek noktaya geldiği, insanların markete, pazara çıkmaya korktuğu, diğer taraftan ABD ve AB Emperyalistlerinin Ortadoğu’yu kanla suladığı bu karanlık günlerde yeni bir eğitim öğretim yılına giriyoruz.
Ve asalak, gerici, sömürgen Parababalarının iktidarında her zaman olduğu gibi şimdi de biz öğrencilerin payına düşen daha fazla zorluk ve sefalet oluyor. Oysa bizler, sürekli değişen sınav sistemlerine, akıl ve bilim dışı ezberci sınav sistemlerine rağmen gençliğimizin bir bölümünü test kitaplarıyla, dershane yollarıyla feda ederek bu okulları kazanmadık mı?

Bizim hak ettiğimiz bu olmamalı elbet!
Bizim yanımızda, yoksulluk sınırı altında yaşam mücadelesi veren ailelerimizin ve tüm emekçi halklarımızın da hak ettiği bu olmamalı elbet!
Her gün bir darbe daha alan eğitim sistemimizin içler acısı durumunu en iyi bizler biliyoruz. Bir gün oluyor müfredattan “Evrimi” kaldırıyorlar; bir gün oluyor sınav sistemini değiştiriyorlar ve yetmiyor ertesi gün sınav sistemini bir kez daha değiştiriyorlar.
Bizler, zaten yetersiz olan müfredatımızdan bilimle ve akılla alakalı ne varsa her şeyin kaldırıldığı ve iyice içi boşaltılmış olan “eğitim” sisteminde mücadele ederken bunlar da yetmiyor, bir de başarı ortalaması düşmüş ya da düşürülmüş devlet üniversiteleri yerine, parlatılan özel üniversitelerin yıllık ödemelerini düşünüp, bir tercih stresine girip zor dönemler geçiriyoruz.
Devlet üniversitesini tercih ettiğimizde ise yine durum değişmiyor ve bu sefer de sınırlı sayıdaki devlet yurtlarına yerleşemeyince özel yurtların ödemeleriyle cebelleşiyoruz.
Yani tüm ekonomik ve psikolojik darbeleriyle bir sınav dönemi geçiriyoruz ve sınav sonrasında yine aynı zorluklar devam ediyor. Tüm olumsuzlukların yanında bir de birçoğumuz ilgi ve alaka duymadığı bölümleri tercih ediyoruz. Tercih etme sebebimiz de olması gerektiği gibi bilimsel bir eğitim almak ve ilgi duyduğu alanda uzmanlaşmak değil; para kazanmak, ileride işsiz kalmamak oluyor.
Mesela bu okula gelirken, kendine “ileride ne olmak, hangi mesleği yapmak, hangi alanda uzmanlaşmak istiyorum?” diye mi sordun, yoksa “hangi bölümü okursam kolayca iş bulurum, işsizlik belasına bulaşmam?” diye mi sordun?
Eğitim sistemimiz, sınav ve bizim dışımızda ülkemizin durumu da her gün felakete itiliyor.
Belirli aralıklarla düzenlenen ve demokrasi söylevi çarşafıyla örtülmüş seçim oyunlarıyla bizi oyalayan emperyalizm ve yerli işbirlikçileri, bizi her gün daha fazla gericileşmeye ve sefalete sürüklüyor.
15 Temmuz’da, ülkemizi karanlık günlere beraberce sürükleyen iki ABD uşağı gücün harabeye çevirdikleri Cumhuriyet’in ganimetini paylaşmak için kapışmasının ardından gelen OHAL bahanesiyle okullarımızda en ufak bir basın açıklamasına, protestoya ya da bir etkinliğe izin verilmiyor.
Bizi düşünmekten, sorgulamaktan, bilimden, sanattan, ilericilikten alıkoymak ve örgütlenmemizi engellemek istiyorlar çünkü.
Bununla birlikte Mustafa Kemal ve kurduğu Cumhuriyet’in tüm değerlerini yok etme ve ülkemizi bölüp parçalama planları yapan emperyalizm ve hırsız, vurguncu işbirlikçiler bu şekilde üzerimize daha fazla gelerek çalışmasını devam ettiriyor.
Fakat ne yaparlarsa yapsınlar!
Padişah ordusuna karşı ölüme yürüyen Şeyh Bedreddin’lerin; darağacında “Kahrolsun Emperyalizm!” diye haykıran Denizler’in;  17 yaşında Kuvayimilliye’de yedi düvele karşı savaşıp, ömrünün 22,5 yılını cezaevinde geçirmiş Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı’nın bıraktıkları mirası ve geleneği yok etmek o kadar kolay değil! Mustafa Kemal önderliğinde zafere ulaşmış Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın değerlerini tümüyle yok etmek ve “Büyük Ortadoğu Projesi”ni hâkim kılmak için çabalayan işbirlikçilere de göstermeliyiz: O kadar kolay değil!
Bu vatan sahipsiz değil!
Geleneğe sahip çıkan ve onu geliştiren bir devrimci gençlik örgütü var çünkü.
Ülkemizde gerçekleşen emperyalist G20 zirvesinde; 1 Mayıs’larda, İşçi Grevlerinde, Gezi İsyanı’mızda…
En önde onurla, cesaretle ve inançla yürüyen Kurtuluş Partisi Gençliği var çünkü!
ABD Emperyalizminin planlarından, Parababalarının acımasız zulmünden, gericilikten en çok zarar gören gençliği, öğrencileri; yani siz dostlarımızı saflarımızda mücadeleye çağırıyoruz. 28 Eylül 2018
Yaşasın Bilimsel, Laik, Eşit, Parasız, Anadilde Eğitim Mücadelemiz!
Kahrolsun Emperyalizm, Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşı’mız!

Kurtuluş Partisi Gençliği

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öneri/eleştiri ilet.