Birinci
Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın önderi Mustafa Kemal ve Jöntürk gelenekli 1.
Kuvayimilliyeciler, 1919’da Anadolu’ya savaşmak için yola çıktığında,
karşılarında bir değil iki düşman vardı. Yedidüvel Emperyalizm ve Saltanat.
Birinci Düşman: Emperyalizm (Batı
Gericiliği)
20’nci yüzyıl, kapitalizmce gelişmiş
batılı ülkeler için hammadde kaynaklarına ulaşma, bu kaynakların tekeline sahip
çıkmak için amansız savaşımların başladığı bir çağdır; “yaşam alanı” arayan
devletlerin, zorla aldıkları yerlere, kene gibi yapışan eski devletlere karşı
kıyasıya yürüttükleri, paylaşılmış dünyanın yeniden paylaşılması uğruna
savaşımlar çağıdır. 20’nci yüzyıl emperyalist savaşlar çağıdır. Bu çağın ilk
kurbanı ve emperyalist canavarın en büyük lokması da derebeyleşmiş, Tefeci
–Bezirganlık elinde çürümüş, yozlaşmış Osmanlı’dır.
1’inci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda
Osmanlı bir taraf değil, daha en başından topraklarının emperyalist ülkeler
tarafından nasıl paylaşılacağı üzerine kurulmuş bir kaybet/kaybet savaşının
kurbanıdır. Osmanlı tüm geri kalmışlığıyla oltada balık sayılarak savaşın içine
çekilmiştir. Görünürde farklı ittifaklar kurarak birbirleriyle savaşan batı
ülkeleri, gizli antlaşmalarla savaşın sonunda Osmanlı topraklarının paylaşımını
planlamışlardır. Savaşın sonunda da her durumda hayata geçirilecek paylaşım
planı Sevr antlaşması ile yürürlüğe sokulmak istenmiştir.
İşte bu nedenle 1. Kuvayimilliyeciler
için düşman askeriyle, topuyla tüfeğiyle belli, cephe netti. Vatan
kurtulacaksa, Kuvayimilliyecilik giriştiği savaşta Emperyalizm’i hedefine
koymak zorundaydı. İşte bu nedenle 1. Ulusal Kurtuluş Savaşımız’ın en önemli
niteliği antiemperyalist olmasıdır.
İkinci Düşman: Saltanat (Doğu Gericiliği)
Vatan topraklarını, batılı
emperyalistlere servis tabağında sunacak çökkünlüğe neden olan, mal küpleme
derdi ile meşgul tefeci bezirgan temelli doğu gericiliği ve onun kavuğu olan
Saltanat değil miydi? O zaman doğu gericiliğine de vurulmalıydı.
Önderimiz Hikmet Kıvılcımlı’nın 1968’de “Cumhuriyet Bayramı Nedir?” başlıklı makalesinde ifade ettiği gibi;
“Cumhuriyetinin başlıca “hikmeti
vücudu”: Birincisi, saltanatı (Türkçesi: DOĞU GERİCİLİĞİNİ), İkincisi
Emperyalizmi (Türkçesi: BATI GERİCİLİĞİNİ) yok etmekti.
1919–29 arası Türkiye’de, Kadim doğu
gericiliğinin kavuğu olan saltanat devrildi. O kavuğun örttüğü asıl doğu
gericiliğinin başı: Tefeci-Bezirgânlık dımdızlak parladı kaldı. O yüzden eski
“irtica”, yeni “gericilik”: budanmış ağaç gibi, her zamankinden daha zor
kötekli ve daha gürbüz olarak, dört bucağımıza dal budak saldı.
1919–29 arası, Türkiye’de modern Batı
gericiliğinin şapkası olan emperyalizm, silâhlı kuvvet biçimiyle önce kapıdan
kovuldu. O şapkayı taşıyan eskimiş ve iler tutar yeri kalmamış komprador
burjuvazi saf dışı edildi. Emperyalizm şapkasını yerli millî şirketler
başlarına geçirdiler. Kapıdan kovulan yabancı sermaye: “Batıcı Demokrasi” ve
“dış yardım” adı verilen Truva’nın Atıyla yurdumuza bacadan girdi. Bir de
baktık, 1923 yılı Finans-Kapital şeytanının alıp götürdüğü yabancı silâhlı
güçleri, aynı şeytan satamayıp geri getirdi. Ve yüzlerce üs’te yuvalandırdı.
O nedenlerle, kırk yıllık ara geçmeden:
Birinci Kuvayimilliyecilikten sonra bir İkinci Kuvayimilliyecilik gerekti.”
Ülkemiz ve halklarımız bugün, 1.
Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan 100 yıl sonra batı ve doğu gericiliğinin
ittifakı ile parçalanıyor. Bu nedenle HKP diyor ki: ABD ve AB emperyalizminin, batı
gericiliğinin amansız düşmanları olacağız;Antiemperyalist olacağız! Doğu gericiliğinin, Tefeci- Bezirgân
sermayenin ve onun siyasal temsilcisi AKP’nin amansız düşmanları olacağız, Antifeodal olacağız! Ve bu gerici ittifakın, binlerce yıldır
birlikte yaşamış, kardeşleşmiş, kader ortaklığı yapmış halkları
düşmanlaştırmasına izin vermeyeceğiz, Antişovenist olacağız! 19 Mayıs 2016
Vatan bizden bu görevleri bekliyor.
19 Mayıs Gençlik bayramıdır.
19 Mayıs Jöntürk gelenekli
Kuvayimilliyecilerin Bayramıdır.
19 Mayıs Devrimcilik Bayramıdır.
Halkın Kurtuluş Partisi