Ancak ona o işi veren parababalarının umrunda değildi onun istekleri. Tek istedikleri, zaten kamu malına yapılan vurgun ile elde ettikleri Ali Sami Yen Stadı arazisine yaptıkları rezidansları satmak ve paralarına para katmaktı. Daha önce yapmadıkları iş miydi sanki? Tayyipgillerin en yakın arkadaşı, akrabası olan "yürü ya kulum" emrini alarak yürümemiş miydi daha önce? Ayakkabı kutularına sığmayan miktarda paralarla kamu malını iç etmemişler miydi?
Erdoğan Polat, bu karaktere sahip parababalarının eline bakmaya muhtaç hale getirilen milyonlardan biriydi. Her çalışanın her an başına geleceği gibi, tedbirsizlik sebebiyle yaşama veda etti. 20 katlı binanın 15. katında çalışırken yakaladı ölüm onu. Tabii ki çalıştığı yerin sahipleri hemen olayı 19 yaşındaki gencin üstüne yıkmak için delil karartmaya çalıştılar. İnşaata devam etmek zorundaydılar, ne olursa olsun. Geçen her gün, onlara para kaybettirecekti onların kirli hesaplarına göre. Hatta bu olayın duyulmaması için, medyaya reklam bile teklif ettiler. İşte bu kadar yüzsüz ve umursamazlardı. Suçlarının da bu kadar farkındaydı bu insanlıktan çıkmış sefiller.
İşçi sınıfı, özellikle de onun dinamik ve en uyanık tabakası olan işçi sınıfı gençliği, bir evladını daha şehit verdi. Son günlerde işçi sınıfına yapılan saldırıların sonucu ölen en son kişi olmayacaktır maalesef. Ancak Erdoğan Polat'ın ölümü, işçi sınıfı gençliği için çok önemli bir dersi ortaya koyuyor. Bunlardan birincisi örgütlenme ve onun getirilerinden olabildiğince uzak oluşumuz, ikincisi ise haklarımızı bilmek konusundaki eksik kalışımız. Özellikle yapı iş kolu gibi riskin çok yüksek olduğu iş kollarında örgütlenme eksikliğimiz nedeniyle, parababaları kârlarını arttırmak için daha fazla tedbirsizlikle karşı karşıya bırakacaktır bizleri. Aynı şekilde parababaları, haklarımız konusunda bilgili olmadığımızdan dolayı en beklenmeyecek dolandırma girişimlerinde bulunmakta. Aynı olgu, Erdoğan Polat kardeşimizin ölümü ile bizlerin kulağına bir kez daha küpe olmak zorunda.
Bir gün gençliğin öğrencilikle, bilimle uğraşacağı günler gelecek. Bir gün parababalarının ölüm ve güvencesizlik cehennemi tarihe karışacak. Buna inancımız tam. Bunu gerçekleştirmek için de gençlik olarak üzerimize düşen devrimci görevlerimizi yerine getirmemiz şart.