3 Ocak 2014 Cuma

Eğitim ortaçağcı gericiliğin elinde eriyor: "Aleviden çocuk yapan ölür"

Alevi inancındaki vatandaşlarımızın yoğunlukla yaşadığı Amasya'da, eğitim sistemimizin geldiği noktayı gözler önüne seren bir olay yaşandı.

"Cumhuriyet gaztesinden Mehmet Menekşe’nin haberine göre Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesi Mehmet Paşa Ortaokulu’nda din dersi öğretmeni olan Abdussamet Arslan’ın “Bir Sünni Alevi ile evlenirse yüz kırk kırbaç cezası ile cezalandırılır, çocuk yaparsa ölür”, “Kurtuluş Savaşı’na yardım eden bayanların başı kapalı olduğu için biz bu savaşı kazandık, bugün olsa kazanamayız”, “Bugün eteğini kısaltan yarın lisede en değerli şeyini kaybeder” şeklindeki sözleri tepki çekti. Velilerin şikâyeti üzerine soruşturma başlatılırken, okul müdürü Yakup Doluer olayın abartıldığını ileri sürerek “Ben ne soruşturma açtım ne de inceleme başlattım. Öğretmen masum, bir suçu yok. Bu olayın üzerine gidersek diğer öğretmenler de artık ders anlatırken ağzından bir şey kaçırmamak için rahatsız olacak. Bütün toplumu kucaklayıp, kazanmamız lazım” diye konuştu.



Din dersi öğretmeni Abdussamet Arslan’ın söylemlerinin ardından okul yönetimi ve ilçe milli eğitim müdürlüğüne suç duyurusunda bulunan öğrenci velisi Ulaş Söylemez şunları söyledi: “O öğretmen, şortla gezmenin günah olduğunu söylüyor. Bir kız öğrencinin eteğine dokunarak katlayıp katlamadığını kontrol ederek ‘Siz şimdi eteğinizi böyle kısaltıyorsunuz, liseye gidince de en değerli şeyinizi kaybediyorsunuz’ diye konuşuyor. Erkek öğrencilere anne ve kız kardeşlerinin başlarını kapatmaları için telkinlerde bulunuyor. Alevi ile Sünni evliliklerinin günah olduğunu savunuyor. Öğretmenin bu tutumu çocuklarımızın psikolojini bozdu. Öğrenci velileri olarak öğretmen hakkındaki şikâyetimizi gidebildiği yere kadar götüreceğiz.

Bu ne biçim zihniyet?

“Bu ne biçim öğretmen, bu ne biçim zihniyet?” ifadesini kullanan öğrenci velilerinden Sebiha Yürekli de şöyle konuştu: “Bir Sünninin bir Alevi ile evlenmesi durumunda 140 kırbaçla cezalandırılması gerektiğini nasıl söyler? Şoktayız ve ne diyeceğimizi bilmiyoruz. Bu öğretmen Türkiye’nin getirildiği durumdan cesaret alıyor. Her şeyimize karışıyorlar. Okul müdürü Yakup Doluer’e şikâyet ediyoruz o olayı kapatmaya çalışıyor ve ‘İşi tatlıya bağlayalım, büyütmeyelim’ diyor. Bu öğretmeni buradan alıp başka bir okula verdiklerinde de orada bu işlere devam edecek. Bu zihniyet değişmeli. Biz veliler olarak bu işin peşini bırakmayacağız.” (Cumhuriyet Gazetesi, 2 Ocak 2014)"

Okul müdürünün ifadesinden de anlaşılacağı gibi, okuldaki öğretmenlerin büyük bir kısmı da yukarıdaki cümleleri sarf eden öğretmen ile aynı şekilde düşünmektedir. Üstüne üstlük, hem halklarımızın politik bağımsızlığını sağlayan Kurtuluş Savaşı'nın da özünü saptırıyorlar, hem de gerçek İslam'da yeri bulunmayan safsatalarla gençleri kışkırtıyorlar. Ayrıca düşüncelerini dile getirmezlerse, eyleme geçebilecekleri şeklindeki tehdidi de ekliyor ve küstahlaşıyor okul müdürü. Bu tehdidi dile getirecek cesareti nereden buluyor? Hiç kuşkusuz, iktidarda olan ortaçağcı gericiliğin temsilcisi AKP iktidarından. Artık iktidarını yavaş yavaş kaybetmeye başlayan AKP, halkımız arasındaki çatışmaları tırmandırarak, halkların karşısına diri, bütün bir şekilde çıkmasını önlemeye çalışıyor.

Ancak yanılıyorlar. Hala anayasal olarak laik olduğu belirtilen bir ülkede, böyle ifadelerin kullanılması ve farklı inançtan, farklı uluslardan olan insanların birbirine düşmanlaştırılması kabul edilemez. Yıllardan beri AB-D emperyalistlerinin uygulamaya koymaya çalıştığı bütün çatışmalar sonuçsuz kaldı, Tayyipgillerin hayalini kurduğu gibi çatışmalar asla olmayacaktır. Halkımız Taksim-Gezi isyanında olduğu gibi laiklik ve bağımsızlık için bir arada olacaktır ve onlara tekrar tokat atacaktır.

Kurtuluş Partisi Gençliği'nden bir yoldaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öneri/eleştiri ilet.