Merhaba Arkadaşlar…
Ben Halk Kurtuluşçu Liseliler saflarında mücadele
etmekteyim. Düz lise öğrencisiyim.
Okulumuzdaki inkılap tarihi öğretmenimiz bizlere bir teklifle geldi. Kaymakamlığın düzenlemiş olduğu bir etkinlik olduğunu söyledi. “Gençlerin Eğitimden Beklentileri” adlı bir konferans gerçekleşecekmiş. Gebze’de bir okulun önünden otobüslerin Pazar günü saat 9’da kalkacağını söyledi ve benim de katılmamı istedi. Ben de kabul ettim.
Okulumuzdaki inkılap tarihi öğretmenimiz bizlere bir teklifle geldi. Kaymakamlığın düzenlemiş olduğu bir etkinlik olduğunu söyledi. “Gençlerin Eğitimden Beklentileri” adlı bir konferans gerçekleşecekmiş. Gebze’de bir okulun önünden otobüslerin Pazar günü saat 9’da kalkacağını söyledi ve benim de katılmamı istedi. Ben de kabul ettim.
Pazar Günü saat 9’da söylenen okulunun önüne gittim.
Okulumuzdan birkaç arkadaş ile birlikte otobüse bindik. Öğretmenevine
vardığımızda bizleri gruplar halinde böldüler. Ve gözetmen olarak da her grubun
başına bir moderatör koydular. Her grup kendine bir isim verdi. Ben de içinde
bulunduğum grubun adını KIVILCIM koydum. Toplantı yaptık.
Gençlerin eğitimden beklentisi nedir, diye bir soru yöneltti
moderatör, ben de konuşma yapmak için önceden bir metin önceden hazırladığımı
söyledim.
Metni incelemek istediğini söyledi ve inceledikten sonra
fazla siyasi olduğunu söyleyerek metnimi okumama izin vermeyeceğini söyledi.
Gruptaki arkadaşlar bir metin hazırlasın, onu okursun dediler.
Ben de bu halde gençlerin eğitim beklentilerinin gerçeği yansıtmayacağını söyleyerek karşı çıktım.
Ben de bu halde gençlerin eğitim beklentilerinin gerçeği yansıtmayacağını söyleyerek karşı çıktım.
Dışarıya hava almaya çıktım. Ve geldiğimde gruptaki diğer
kişiler moderatörün eşliğinde bir metin hazırlamışlardı. Okuyucu olarak da beni
seçmek istediklerini söylediler. Ben de kabul ettim.
İlk grup konuşmasını yapıp oturdu. Sıra bizim gruba gelmişti. Kürsüye çıktım. Onların bana vermiş olduğu metni buruşturup attım. Cebimden kendi hazırlamış olduğum metni çıkardım ve okumaya başladım. Metnim şu şekildeydi:
İlk grup konuşmasını yapıp oturdu. Sıra bizim gruba gelmişti. Kürsüye çıktım. Onların bana vermiş olduğu metni buruşturup attım. Cebimden kendi hazırlamış olduğum metni çıkardım ve okumaya başladım. Metnim şu şekildeydi:
Merhaba Arkadaşlar,
Öncelikle söz konusu bir neslin yetiştiriliş tarzı olunca
eğitimde “siyaset” kavramına değinmeden edemeyeceğim.
Her gelen hükümet, eğitim sisteminde halk karşıtı ideolojik
uygulamalar yapmaktadır. Halbuki eğitim, halkçı ideolojilerden uzak
kalmamalıdır. Bu sebepten dolayı eğitimde uygulanan gerici siyasi ve ideolojik
planlara “hayır!” diyorum.
19 Mayıs’ın okullarda kutlanmasının yasaklanmış olması da
biz gençleri oldukça üzmüştür. Biz gençlerin ruhunda önemli bir yer edinmiş
olan 19 Mayıs kutlamalarının, Kuvayimilliye ruhu taşıyan gençliğimizin elinden
alınmış olması, biz gençleri daha da politik davranmaya mecbur kılmıştır.
Unutmayalım ki 19 Mayıs, Antiemperyalist Kurtuluş
Savaşı’mızın İlk Kıvılcımıdır. Ve biz gençlere düşen görev ise bu önemli
değerlere ve Cumhuriyet Kazanımlarına sahip çıkmaktır.
Diğer bir konu ise okulların ticarethanelere dönüştürülüyor
olmasıdır. Ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen varken, ücretli öğretmenler
köle gibi çalıştırılarak okullarda eğitim kalitesi düşürülmüştür.
Diğer bir konu ise 4+4+4 eğitim sistemidir. Bu
eğitim sisteminde seçmeli ders olarak “Kur’an Okuma” getirilmiştir. Seçmeli
ders adı altında yapılmış olsa da diğer azınlık grupların üzerinde toplumsal
baskının oluşup oluşmayacağı gerçekten merak konusu olmuştur. Eşit bir eğitim
istiyorsak diğer kültürlerden ve inançlardan olan insanları da güvence altına
almamız gerekmektedir. Ve bütün inançlara aynı ölçüde yakınlık göstermeliyiz.
Bir husus da anadilde eğitim konusunda olacaktır. Güneydoğu
ve Doğu Anadolu’dan okumaya gelen, daha iyi bir eğitim almak isteyen Kürt
Kardeşlerimiz var. Karşılaştıkları büyük bir sorun ise dil sorunu olmuştur.
Öğretmenlerin anlattıklarını tam olarak anlayamamakta ve kendilerini tam olarak
ifade edememektedirler. Küçük yaştan beri köyde Kürtçe ile büyüyen bu
kardeşlerimiz, batıdaki okullar başta olmak üzere bütün okullarda zor durumda
kalmaktadırlar. Burada ifade özgürlüğünün tam olarak sağlanamamış olması büyük
bir sorundur.
Diğer bir konu ise Meslek Liselerinde uygulanan staj
sorunudur. İlk başta bakıldığında, teorinin pratiğe dökülüp uygulamalı eğitim
olarak verilmesi yerinde ve gerekli bir adımdır. Fakat staj gören
arkadaşlarımıza kendi eğitim gördüğü alanlarda çalıştırılmak yerine, ayak
işleri yaptırılmakta hatta çaycılığa kadar ilerleyen durumlara şahit
olunmaktadır. Zor şartlar altında staj gören bu arkadaşlarımız düşük ücret
almaktadırlar. Çalıştıkları günler emekliliklerine işlememektedir. Ve böylece
daha erken emekli olmalarının yolu kapatılmıştır. Bazı okullarda ya da
işyerlerinde herhangi bir iş kazası meydana geldiğinde sağlık masraflarını okul
ya da şirket karşılamamaktadır. Ve staj gördüğü şirkette sözleşme maddesine
düşmemişse bu durumdan mesul değildir. Gençlerimiz fabrika cehennemine erken
düşürülüp ucuz işgücü olarak kullanılmak istenmektedir.
Okullardaki eğitim sisteminin formel ve skolastik mantıktan
çok diyalektik olması gerekmektedir. Önümüzde hayatımızı belirleyecek olan bir
sınav ile karşı karşıyayız. Bütün emeklerimizin ve çabalarımızın bir sınava
bağlı olması da gerçekten adaletsiz bir durumdur. Parası olanın okuduğu,
dershanelere ve özel üniversitelere gittiği bir ülkede eşit rekabetten söz
edebilir miyiz?
Madem darbecileri yargıladıklarını söylüyorlar, madem darbe
anayasasını değiştireceklerini dile getiriyorlar, o zaman bu darbe ürünü olan
YÖK’ün kaldırılması gerekmiyor mu, arkadaşlar? Parasız eğitim
istemek biz gençlerin en doğal hakkıdır. Bu haklarımızı alana kadar dilimizdeki
söz kılıçtır, arkadaşlar.
Dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim.
Bu konuşmamı yaptıktan sonra matematik profesörü ve Rotaract
Kulübü’nün diğer üyelerinin suratlarındaki ifadenin değiştiğini gördüm. Gergin
ve şaşkın bir ifadeleri vardı ve oradaki konferansa gelen bütün arkadaşlar
ayakta alkışlayıp bana tezahüratta bulundular.
Daha sonra metni benden alıp yayınlamak istediklerini
söylediler. Fakat bazı yerlerini çıkarmaları gerektiğini dile getirdiler. Ben
de kabul etmeyerek metnin kendileri tarafından üzerinde oynanıp basılmasına
karşı çıktım…