Her geçen gün artan bir sevgi ve özlemle anılan, 40 yıldır
unutulmayıp çoğalan, tüm mücadele alanlarında devrimcilerle birlikte olan, Deniz-Yusuf-Hüseyin
Yoldaşlar; Halklarımızın bilincinde, gönlünde ve hak alma mücadelelerinde
yaşamaya devam ediyor.
6 Mayıs 1972 tarihinde asarak katlettiler 3 Fidan’ımızı.
Tıpkı Şeyh Bedrettin’in Serez Çarşısı’nda asılarak katledilmesi gibi. Tıpkı 1
Mayıs’ın yaratıcısı dört yiğit işçi önderi;Albert PERSONS, Adolph FISCHER,
George ENGEL ve August SPIES’in asılarak katledilmesi
gibi.
Sandılar ki Tefeci-Bezirgânlar, Şeyh Bedrettin’in kesilirse
nefesi, dalgalandırdığı bayrak yere düşer. Halkların soluduğu, içine çektiği
Bedrettin’in nefesindeki gül kokuları, Bedrettin asılırsa artık yayılmaz olur,
insanlar soluksuz kalır sandılar sömürgenler. Ama bugün Bedrettin, Halkların
Devrimci Mücadelesinde yol göstermeye, o gül kokularını halklara yaymaya devam
ediyor. Halklarımız o gül kokularıyla yaşam buluyor, nefes alabiliyor, umutlarını
devam ettirebiliyorlar. Tefeci-Bezirgânların yaydığı o pis kokular bastıramıyor
gülün kokusunu.
Sandılar ki egemenler, dört yiğit işçi önderinin kesilirse
nefesi, İşçi Sınıfının hak alma mücadelesi sona erer. Dört yiğit işçi önderinin
gül kokuları yayan nefeslerini kesersek, uğruna yaşamlarını feda ettikleri
mücadeleleri milyonlara örnek olmaktan çıkar dediler, o gül kokularını
milyonlar koklayamaz sandılar bir avuç sömürücü asalak. Ama dört yiğit işçi
önderinin önderlik ettiği mücadeleyi, tüm dünyadaki milyonlarca emekçi, İşçi
Sınıfının Birlik Mücadele Dayanışma Günü olarak
kutluyor. Milyonlar alanlara akıp azlık sömürgenlere karşı çokluğun öfkesini,
kinini haykırıyorlar. 126 yıl önce dört yiğit işçi önderinin yaydığı gül
kokularını tüm dünyada emekçiler solumaya, o gül bahçesinin kokularıyla hayat
bulmaya devam ediyorlar. Emperyalistlerin tüm dünyaya yaymaya çalıştıkları
lağım kokularının arasında o gül kokularını milyonlar hâlâ hissedebiliyorlar.
Sandılar ki kanlı zalim ABD beslemesi 12 Martın faşistleri,
3 Fidan’ın kesersek nefesini, koparırsak gövdesinden dallarını Devrimci
Mücadele sona erer. 3 Fidan’ın gül kokuları yayan nefeslerini kesersek Türkiye
Halkları o kokuları artık koklayamaz, “Tam Bağımsız Türkiye”, “İkinci
Kurtuluş Savaşı”, Antiemperyalist, Antifeodal, Antişovenist mücadele
sona erer sandılar, ABD ve AB Emperyalistleri ve yerli satılmışlar.
Ama yanıldılar 12 Mart Faşizminin yaratıcıları AB-D
Emperyalistleri ve yerli satılmışlar. Önce mahkeme süreçlerinde teslim
alabileceklerini düşündüler 3 Fidan’ı, olmadı. 3 Fidan dar ettiler mahkeme
salonlarını AB-D Emperyalistlerinin güdümündeki insan görünümündeki yargıç ve
savcılarına. Gül kokularını mahkeme salonlarında da yaymaya devam ettiler. İdam
kararları yüzlerine okunduğu zaman sararmadı, solmadı o güzelim yüzleri; normal
temposunun üzerinde çıkmadı yürek atışları. Tıpkı her gerçek devrimci gibi…
Tıpkı Hikmet Kıvılcımlı gibi, “İçerde, dışarıda, derste, sırada” mahkeme
salonlarında, cezaevinde, üstüne üstüne yürüdüler, tükürdüler “yüzüne celladın,
fırsatçının, fesatçının, hayının”.
O fırsatçılardan, o hainlerden, o cellâtlardan, o yüzüne
tükürülenlerden, hani Deniz, Yusuf, Hüseyin darağacında can verirken keyiften
sigara içen Ali Elverdi, bir lokma yutarken nefesi kesilip pis canını
yitirirken, Üç Fidan’dan yayılan o hoş kokular herkesi sarıp sarmalamaya devam
ediyor. Bu insan müsveddesinin cenazesi bir avuç insanla kaldırılırken, her 6
Mayıs’ta kurtuluşları için mücadele eden Üç yiğide unutulmadıklarını göstermek
için gidiyor binler…
Üç Fidan, kısacık yaşamlarına büyük mücadeleler
sığdırdıkları, teslim olmadıkları, yargılanan değil yargılayan oldukları, son
nefeslerinde “Yaşasın Türk ve Kürt Haklarının Kardeşliği”, “Yaşasın
Marksizm-Leninizm” sloganlarını haykırdıkları, mücadelelerini,
ideallerini satmadıkları içindir ki her geçen gün artan bir özlemle
anılıyorlar. Binler, her 6 Mayıs’ta alanlara akıyorlar; 40 yıl önce yayılan gül
kokularının yayılmaya devam ettiğini kanıtlamak, ne kadar yaymaya çalışırsanız
çalışın pis kokularınızı, bakın gül kokularını bastıramıyorsunuz demek için…
40 yıl önce Üç Fidan’ın yaydığı gül kokularını bugün, Hikmet
Kıvılcımlı’nın öğrencileri Kurtuluş Partililer yaymakta.
Kurtuluş Partililer, 1 Mayıs Mücadelesinin her zaman en ön
safında mücadele yürüttüler ve Taksim’i yeniden 1 Mayıs Alanı yaptılar. 1 Mayıs
2012 1 Mayıs Alanı’nda Denizler’le, Mahirler’le birlikte saf tuttular.
Kurtuluş Partililer, ülkemizi Yeni Sevr’e doğru götürmeye
çalışan AB-D Emperyalistlerine ve yerli satılmışlara karşı mücadele yürüttüler,
hainlerin planlarını ortaya çıkarttılar, hainlerin dümen suyuna girmiş
gafilleri kendilerine getirdiler.
Kurtuluş Partililer, Şeriata, bayrağı Türbana, siyasi
plandaki temsilcisi Tayyipgiller’e karşı militan bir mücadele yürüttüler.
Türbana kılık kıyafet özgürlüğü çerçevesinde bakan “Devrimcilere” karşı da
uyarı görevlerini yerlerine getirdiler her platformda.
Kurtuluş Partililer, ülkemizi en az üçe bölme, bin yıllık
Türk ve Kürt kardeşliğini parçalama projesinin bir parçası olan sözde Ermeni
Soykırımı’nın olmadığını en kör gözlere batarcasına tüm kanıtlarıyla ortaya
çıkarttı. Rahatsız etti Sorosçuları ve peşlerinden giden şaşkınları.
Kurtuluş Partililer, Kürt Sorunu’ndaki
Emperyalist Çözümü, daha doğrusu çözümsüzlüğü teşhir etti. Köklerini Kıvılcımlı
Usta’mızdan alan, Kürt Sorunu’nun gerçek çözümü demek olan, Devrimci
Çözümün, bin yıllık kardeşliği çok daha ilerilere taşıyacağını, Kürt-Türk
Halk Cumhuriyeti’nin emperyalizme karşı yıkılmaz bir kale olacağını savundu.
Kurtuluş Partililer, Denizler’in, Mahirler’in uğruna
yaşamlarını feda ettikleri ideallerini, mücadelelerini savunmaya, bu uğurda
kanlarının son damlalarına kadar mücadele etmeye devam ediyorlar, devam
edecekler. Bugün Denizler’in, Mahirler’in gerçek savunucuları biz Kurtuluş
Partililerdir, diyorsak, Onların ideallerini, Antiemperyalist, Antifeodal,
Antişovenist mücadelelerini en militanca biz savunduğumuz, bu uğurda mücadele
ettiğimiz içindir.
O yüzden 6 Mayıs’ta Ankara’da Karşıyaka Mezarlığı’nda Denizler’le,
Mahirler’le buluşmaya, Onlarla söyleşmeye gittik. Dedik ki onlara; 40 yıl önce
sizin yaydığınız gül kokularınızı bugün biz yayıyoruz, sizin ideallerinizi biz
yaşama geçireceğiz; bugün “İkinci Kurtuluş Savaşı’nı” biz yürütüyoruz; AB-D
Emperyalistlerine, Ortaçağcı Şeriatçılara karşı mücadele bayrağını biz
dalgalandırıyoruz, demek için buluştuk Deniz, Hüseyin, Yusuf’la. Rahat uyuyun,
bu bayrak çok daha yükseklerde dalgalanacak, emperyalistlerin ellerindeki tüm
kalelere bu bayrak dikilecek demek için. Sizlerin mücadelesi boşa gitmedi demek
için haykırdık “Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız”,
“Faşizme karşı Ya Birleşmek Ya Ölüm”, “Devrim Şehitleri Ölümsüzdür” ve
onların çok sevdiği “Hoşt Hoşt Amerika Puşt Puşt Amerika” sloganlarını.
Partimizin gençlik komitesinden Hasan Yoldaş’ımız okudu
basın açıklamasını. Dicle Yoldaş’ımız da “Bizi mahvetmek isteyen
Emperyalizme, ve bizi yok etmek isteyen Faşizme karşı, sayımızın azlığına,
düşmanın çokluğuna bakmadan, bıkmadan, yılmadan, Proletarya Partisini yeniden
örgütleyip, Demokratik Halk Devrimini gerçekleştireceğimize, Sosyalizmi Zafere
ulaştırmak için, kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğimize”dair
Andımızı içirdi.
Deniz-Yusuf-Hüseyin Yoldaşların mezarı başındaki anma
etkinliğinden sonra, bu Üç Fidan’ı kurtarmak için, ayrı örgütten olmasına
rağmen kendini feda eden Mahir Çayan Yoldaş’ın mezar başına gittik,
Kurtuluş Partililer olarak. Mezar başında, Kıvılcımlı Usta’nın öğrencisi olarak
militan bir mücadele yürüten, mücadeleden bir an bile olsun geri durmayan,
faşizmin zindanlarında 10 yılını geçiren, işkencelerden ustaları ve önderleri
gibi alnının akıyla çıkan, o dönemdeki yayın organımız Devrimci Derleniş
Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü Ayhan Erkan Yoldaş’ın coşkulu
konuşmasıyla Mahir Yoldaş’ı da selamlamış olduk.
Sonrasında Şentepe’yi Faşistlerden temizleyen, faşistlerin
korkulu rüyası, Şentepe Halkının Kahramanları Mahmut-Sadi-İbo Yoldaş’ın
mezar başına gittik.
Üç Şehitler’in mezar başında Şentepe İPSD’nin
açılışında yer almış, gerek öğrenci gençlik mücadelesinde, gerek İşçi Sınıfı
mücadelesinde, gerek faşistlere karşı mücadelede her zaman en ön safta kavga
vermiş Partimiz Genel Sekreteri Ali Serdar Çıngı Yoldaş’ımızın coşkulu
konuşmasıyla da Üç Şehitlerimizi de anmış olduk.
Sonrasında daha 16 yaşında kalleşçe faşistler tarafından
arkadan vurularak katledilen Engin Yüzbaşıoğlu Yoldaş’ın
mezar başına gittik.
Mezar başında, gerek öğrenci gençlikte verdiği
mücadelesiyle, gerek fabrika cehennemlerinde verdiği sendikal mücadelesiyle hep
en önde yer almış, işkence tezgâhlarında çözülmemiş Ankara İl Başkanımız Sait
Kıran Yoldaş’ın coşkulu konuşmasıyla Engin Yoldaş’ımızı da anmış olduk.
Engin Yoldaş’a rahat uyu Yoldaş, “Yoldaşlarım mücadelemi devam ettirsinler”
vasiyetini yerine getiriyoruz ve her alanda mücadeleyi yükseltiyoruz,
yükselteceğiz, sözünü verdik. (Tüm konuşmaları aşağıda yayımlıyoruz.)
Denizler, Mahirler, Mahmutlar, İbolar, Sadiler, Enginler,
daha hayatlarının baharlarındayken katledildiler. Tarih kanıtlamıştır ki
Devrimciler asmayla, kesmeyle, vurmayla yok olmazlar, bitmezler, tükenmezler.
İnsanlığın kurtuluş mücadelesinde insanlığından başka her şeyini bu mücadeleye
adayanlar bir düşerler ama bin doğarlar. Onlar sadece bedence düşerler toprağa.
Ama o devrimciler binlere, milyonlara tohum olurlar, yeniden gelirler dünyaya.
Yeniden gelirler ki dünyaya gül kokuları yayılabilsin…
İnsanlığın Kurtuluş Mücadelesinin Teorik ve Pratik önderleri
Marks-Engels-Lenin-Kıvılcımlı Ustalarının Teorik ve Pratik Hazinelerini
insanlık bir bütün olarak eninde sonunda sahiplenecek. Tarihin akışı o yöne
doğru. Bu geriye çevrilemez, çevrilemeyecek. İnsanlık sosyalist bir aile olduğu
zaman tüm yeryüzü, işte o zaman gül kokularıyla kaplanmış olacak. Unutulup
gidecek zamanında pis kokuları yayanlar. Ama unutulmayacak o güzel kokuların
tüm dünyaya hâkim olması için mücadele yürütenler.
Unutulmayacak Devrimciler! Unutturulmayacak!
Ankara’dan Kurtuluş Partililer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Öneri/eleştiri ilet.