6 Mayıs 2012 Pazar

Deniz-Yusuf-Hüseyin Yoldaşların Yere Düşürmediği Devrimci Mücadele Bayrağını Kurtuluş Partililer Dalgalandırıyorlar

Her geçen gün artan bir sevgi ve özlemle anılan, 40 yıldır unutulmayıp çoğalan, tüm mücadele alanlarında devrimcilerle birlikte olan, Deniz-Yusuf-Hüseyin Yoldaşlar; Halklarımızın bilincinde, gönlünde ve hak alma mücadelelerinde yaşamaya devam ediyor.
6 Mayıs 1972 tarihinde asarak katlettiler 3 Fidan’ımızı. Tıpkı Şeyh Bedrettin’in Serez Çarşısı’nda asılarak katledilmesi gibi. Tıpkı 1 Mayıs’ın yaratıcısı dört yiğit işçi önderi;Albert PERSONS, Adolph FISCHER, George ENGEL ve August SPIES’in asılarak katledilmesi gibi.
Sandılar ki Tefeci-Bezirgânlar, Şeyh Bedrettin’in kesilirse nefesi, dalgalandırdığı bayrak yere düşer. Halkların soluduğu, içine çektiği Bedrettin’in nefesindeki gül kokuları, Bedrettin asılırsa artık yayılmaz olur, insanlar soluksuz kalır sandılar sömürgenler. Ama bugün Bedrettin, Halkların Devrimci Mücadelesinde yol göstermeye, o gül kokularını halklara yaymaya devam ediyor. Halklarımız o gül kokularıyla yaşam buluyor, nefes alabiliyor, umutlarını devam ettirebiliyorlar. Tefeci-Bezirgânların yaydığı o pis kokular bastıramıyor gülün kokusunu.

Sandılar ki egemenler, dört yiğit işçi önderinin kesilirse nefesi, İşçi Sınıfının hak alma mücadelesi sona erer. Dört yiğit işçi önderinin gül kokuları yayan nefeslerini kesersek, uğruna yaşamlarını feda ettikleri mücadeleleri milyonlara örnek olmaktan çıkar dediler, o gül kokularını milyonlar koklayamaz sandılar bir avuç sömürücü asalak. Ama dört yiğit işçi önderinin önderlik ettiği mücadeleyi, tüm dünyadaki milyonlarca emekçi, İşçi Sınıfının Birlik Mücadele Dayanışma Günü olarak kutluyor. Milyonlar alanlara akıp azlık sömürgenlere karşı çokluğun öfkesini, kinini haykırıyorlar. 126 yıl önce dört yiğit işçi önderinin yaydığı gül kokularını tüm dünyada emekçiler solumaya, o gül bahçesinin kokularıyla hayat bulmaya devam ediyorlar. Emperyalistlerin tüm dünyaya yaymaya çalıştıkları lağım kokularının arasında o gül kokularını milyonlar hâlâ hissedebiliyorlar.
Sandılar ki kanlı zalim ABD beslemesi 12 Martın faşistleri, 3 Fidan’ın kesersek nefesini, koparırsak gövdesinden dallarını Devrimci Mücadele sona erer. 3 Fidan’ın gül kokuları yayan nefeslerini kesersek Türkiye Halkları o kokuları artık koklayamaz, “Tam Bağımsız Türkiye”, “İkinci Kurtuluş Savaşı”, Antiemperyalist, Antifeodal, Antişovenist mücadele sona erer sandılar, ABD ve AB Emperyalistleri ve yerli satılmışlar.
Ama yanıldılar 12 Mart Faşizminin yaratıcıları AB-D Emperyalistleri ve yerli satılmışlar. Önce mahkeme süreçlerinde teslim alabileceklerini düşündüler 3 Fidan’ı, olmadı. 3 Fidan dar ettiler mahkeme salonlarını AB-D Emperyalistlerinin güdümündeki insan görünümündeki yargıç ve savcılarına. Gül kokularını mahkeme salonlarında da yaymaya devam ettiler. İdam kararları yüzlerine okunduğu zaman sararmadı, solmadı o güzelim yüzleri; normal temposunun üzerinde çıkmadı yürek atışları. Tıpkı her gerçek devrimci gibi… Tıpkı Hikmet Kıvılcımlı gibi, “İçerde, dışarıda, derste, sırada” mahkeme salonlarında, cezaevinde, üstüne üstüne yürüdüler, tükürdüler “yüzüne celladın, fırsatçının, fesatçının, hayının”.
O fırsatçılardan, o hainlerden, o cellâtlardan, o yüzüne tükürülenlerden, hani Deniz, Yusuf, Hüseyin darağacında can verirken keyiften sigara içen Ali Elverdi, bir lokma yutarken nefesi kesilip pis canını yitirirken, Üç Fidan’dan yayılan o hoş kokular herkesi sarıp sarmalamaya devam ediyor. Bu insan müsveddesinin cenazesi bir avuç insanla kaldırılırken, her 6 Mayıs’ta kurtuluşları için mücadele eden Üç yiğide unutulmadıklarını göstermek için gidiyor binler…
Üç Fidan, kısacık yaşamlarına büyük mücadeleler sığdırdıkları, teslim olmadıkları, yargılanan değil yargılayan oldukları, son nefeslerinde “Yaşasın Türk ve Kürt Haklarının Kardeşliği”, “Yaşasın Marksizm-Leninizm” sloganlarını haykırdıkları, mücadelelerini, ideallerini satmadıkları içindir ki her geçen gün artan bir özlemle anılıyorlar. Binler, her 6 Mayıs’ta alanlara akıyorlar; 40 yıl önce yayılan gül kokularının yayılmaya devam ettiğini kanıtlamak, ne kadar yaymaya çalışırsanız çalışın pis kokularınızı, bakın gül kokularını bastıramıyorsunuz demek için…
40 yıl önce Üç Fidan’ın yaydığı gül kokularını bugün, Hikmet Kıvılcımlı’nın öğrencileri Kurtuluş Partililer yaymakta.
Kurtuluş Partililer, 1 Mayıs Mücadelesinin her zaman en ön safında mücadele yürüttüler ve Taksim’i yeniden 1 Mayıs Alanı yaptılar. 1 Mayıs 2012 1 Mayıs Alanı’nda Denizler’le, Mahirler’le birlikte saf tuttular.
Kurtuluş Partililer, ülkemizi Yeni Sevr’e doğru götürmeye çalışan AB-D Emperyalistlerine ve yerli satılmışlara karşı mücadele yürüttüler, hainlerin planlarını ortaya çıkarttılar, hainlerin dümen suyuna girmiş gafilleri kendilerine getirdiler.
Kurtuluş Partililer, Şeriata, bayrağı Türbana, siyasi plandaki temsilcisi Tayyipgiller’e karşı militan bir mücadele yürüttüler. Türbana kılık kıyafet özgürlüğü çerçevesinde bakan “Devrimcilere” karşı da uyarı görevlerini yerlerine getirdiler her platformda.
Kurtuluş Partililer, ülkemizi en az üçe bölme, bin yıllık Türk ve Kürt kardeşliğini parçalama projesinin bir parçası olan sözde Ermeni Soykırımı’nın olmadığını en kör gözlere batarcasına tüm kanıtlarıyla ortaya çıkarttı. Rahatsız etti Sorosçuları ve peşlerinden giden şaşkınları.
Kurtuluş Partililer, Kürt Sorunu’ndaki Emperyalist Çözümü, daha doğrusu çözümsüzlüğü teşhir etti. Köklerini Kıvılcımlı Usta’mızdan alan, Kürt Sorunu’nun gerçek çözümü demek olan, Devrimci Çözümün, bin yıllık kardeşliği çok daha ilerilere taşıyacağını, Kürt-Türk Halk Cumhuriyeti’nin emperyalizme karşı yıkılmaz bir kale olacağını savundu.
Kurtuluş Partililer, Denizler’in, Mahirler’in uğruna yaşamlarını feda ettikleri ideallerini, mücadelelerini savunmaya, bu uğurda kanlarının son damlalarına kadar mücadele etmeye devam ediyorlar, devam edecekler. Bugün Denizler’in, Mahirler’in gerçek savunucuları biz Kurtuluş Partililerdir, diyorsak, Onların ideallerini, Antiemperyalist, Antifeodal, Antişovenist mücadelelerini en militanca biz savunduğumuz, bu uğurda mücadele ettiğimiz içindir.
O yüzden 6 Mayıs’ta Ankara’da Karşıyaka Mezarlığı’nda Denizler’le, Mahirler’le buluşmaya, Onlarla söyleşmeye gittik. Dedik ki onlara; 40 yıl önce sizin yaydığınız gül kokularınızı bugün biz yayıyoruz, sizin ideallerinizi biz yaşama geçireceğiz; bugün “İkinci Kurtuluş Savaşı’nı” biz yürütüyoruz; AB-D Emperyalistlerine, Ortaçağcı Şeriatçılara karşı mücadele bayrağını biz dalgalandırıyoruz, demek için buluştuk Deniz, Hüseyin, Yusuf’la. Rahat uyuyun, bu bayrak çok daha yükseklerde dalgalanacak, emperyalistlerin ellerindeki tüm kalelere bu bayrak dikilecek demek için. Sizlerin mücadelesi boşa gitmedi demek için haykırdık “Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız”, “Faşizme karşı Ya Birleşmek Ya Ölüm”, “Devrim Şehitleri Ölümsüzdür” ve onların çok sevdiği “Hoşt Hoşt Amerika Puşt Puşt Amerika” sloganlarını.
Partimizin gençlik komitesinden Hasan Yoldaş’ımız okudu basın açıklamasını. Dicle Yoldaş’ımız da “Bizi mahvetmek isteyen Emperyalizme, ve bizi yok etmek isteyen Faşizme karşı, sayımızın azlığına, düşmanın çokluğuna bakmadan, bıkmadan, yılmadan, Proletarya Partisini yeniden örgütleyip, Demokratik Halk Devrimini gerçekleştireceğimize, Sosyalizmi Zafere ulaştırmak için, kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğimize”dair Andımızı içirdi.
Deniz-Yusuf-Hüseyin Yoldaşların mezarı başındaki anma etkinliğinden sonra, bu Üç Fidan’ı kurtarmak için, ayrı örgütten olmasına rağmen kendini feda eden Mahir Çayan Yoldaş’ın mezar başına gittik, Kurtuluş Partililer olarak. Mezar başında, Kıvılcımlı Usta’nın öğrencisi olarak militan bir mücadele yürüten, mücadeleden bir an bile olsun geri durmayan, faşizmin zindanlarında 10 yılını geçiren, işkencelerden ustaları ve önderleri gibi alnının akıyla çıkan, o dönemdeki yayın organımız Devrimci Derleniş Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü Ayhan Erkan Yoldaş’ın coşkulu konuşmasıyla Mahir Yoldaş’ı da selamlamış olduk.
Sonrasında Şentepe’yi Faşistlerden temizleyen, faşistlerin korkulu rüyası, Şentepe Halkının Kahramanları Mahmut-Sadi-İbo Yoldaş’ın mezar başına gittik.
Üç Şehitler’in mezar başında Şentepe İPSD’nin açılışında yer almış, gerek öğrenci gençlik mücadelesinde, gerek İşçi Sınıfı mücadelesinde, gerek faşistlere karşı mücadelede her zaman en ön safta kavga vermiş Partimiz Genel Sekreteri Ali Serdar Çıngı Yoldaş’ımızın coşkulu konuşmasıyla da Üç Şehitlerimizi de anmış olduk.
Sonrasında daha 16 yaşında kalleşçe faşistler tarafından arkadan vurularak katledilen Engin Yüzbaşıoğlu Yoldaş’ın mezar başına gittik.
Mezar başında, gerek öğrenci gençlikte verdiği mücadelesiyle, gerek fabrika cehennemlerinde verdiği sendikal mücadelesiyle hep en önde yer almış, işkence tezgâhlarında çözülmemiş Ankara İl Başkanımız Sait Kıran Yoldaş’ın coşkulu konuşmasıyla Engin Yoldaş’ımızı da anmış olduk. Engin Yoldaş’a rahat uyu Yoldaş, “Yoldaşlarım mücadelemi devam ettirsinler” vasiyetini yerine getiriyoruz ve her alanda mücadeleyi yükseltiyoruz, yükselteceğiz, sözünü verdik. (Tüm konuşmaları aşağıda yayımlıyoruz.)
Denizler, Mahirler, Mahmutlar, İbolar, Sadiler, Enginler, daha hayatlarının baharlarındayken katledildiler. Tarih kanıtlamıştır ki Devrimciler asmayla, kesmeyle, vurmayla yok olmazlar, bitmezler, tükenmezler. İnsanlığın kurtuluş mücadelesinde insanlığından başka her şeyini bu mücadeleye adayanlar bir düşerler ama bin doğarlar. Onlar sadece bedence düşerler toprağa. Ama o devrimciler binlere, milyonlara tohum olurlar, yeniden gelirler dünyaya. Yeniden gelirler ki dünyaya gül kokuları yayılabilsin…
İnsanlığın Kurtuluş Mücadelesinin Teorik ve Pratik önderleri Marks-Engels-Lenin-Kıvılcımlı Ustalarının Teorik ve Pratik Hazinelerini insanlık bir bütün olarak eninde sonunda sahiplenecek. Tarihin akışı o yöne doğru. Bu geriye çevrilemez, çevrilemeyecek. İnsanlık sosyalist bir aile olduğu zaman tüm yeryüzü, işte o zaman gül kokularıyla kaplanmış olacak. Unutulup gidecek zamanında pis kokuları yayanlar. Ama unutulmayacak o güzel kokuların tüm dünyaya hâkim olması için mücadele yürütenler.
Unutulmayacak Devrimciler! Unutturulmayacak!


Ankara’dan Kurtuluş Partililer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öneri/eleştiri ilet.