Ülkemizin
yıllardan beri temel sorunu olan işsizlik ve onun özelinde Genç İşsizlik
AKP İktidarında yıllar boyu artarak devam etmiştir. Aslında bunun temel
sebeplerinden biri ise gençlerin üniversitelerinden mezun oldukları zaman kendi
iş alanlarına dair istihdam alanı bulamamasıdır. Bilindiği gibi bugün ülkemizde
birçok genç yıllar boyu bir üniversiteyi kazanıp okumak için erken yaşlarının
büyük bir kısmını at yarışı misali girdiği ve kendisine iyi bir gelecek
sağladığını düşündüğü sınavlara ayırmaktadır.
Ancak ülkemiz gerçeğinde gençler istedikleri bir üniversiteyi kazansa dahi o üniversiteyi bitirdikten sonra iş bulma olasılıkları çok düşüktür, özellikle bitirdikleri bölümle ilgili iş bulma olasılıkları daha da düşüktür. TÜİK’in verdiği Ağustos 2020 ayına ilişkin işsizlik raporunda geçen yılın aynı ayına göre 0,8 puan azalarak işsizlik oranı 13,2 olmuştur. Yani TÜİK’e göre ülkemizde sadece 4 milyon 194 bin kişi işsizdir!
Buna
karşın DİSK’in Araştırma Merkezi (DİSK-AR) Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)
yöntemini esas alarak Covid-19’un yarattığı gerçek istihdam kaybını ve
işsizliği hesaplamıştır. Buna göre geniş tanımlı işsiz sayısı ve iş kaybı Ağustos
2020’de 10,5 milyon olarak gerçekleşmiştir. Revize edilmiş geniş tanımlı
işsizlik ve iş kaybı yüzde 29,3, geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 26.7
olarak hesaplanmıştır. Görüldüğü ve zaten bu toplumda yaşayan her genç
tarafından bilindiği üzere değil genç işsizlik oranı azalmak tam tersine
artarak devam etmiştir.
Başta
da dediğimiz gibi ülkemizde bir gencin işsiz kalmasına giden yol daha onun
okula başladığı ilk anda başlamaktadır. AKP iktidarı döneminde eğitim sistemi
bilimsel ve laik olmadan adım adım uzaklaştırılmış, gençlerimiz kindar ve
dindar nesil yetiştirilmek uğruna gerçek anlamıyla bir eğitim göremeden
üniversitelerinden mezun olmuştur. Ve zaten bilimsel eğitimin kırıntısını dahi
göremeyen gençlerimiz mezun oldukları gibi karşılarında kapitalist düzeninin
sonuçlarından biri olan işsizliği bulmuştur. Eğer ki iş bulabilmişse de aldığı
maaş asgari ücretin (zaten asgari ücretin açlık sınırından dahi daha aşağıda
olduğunu göz önüne alırsak) çoğu zaman yarısı bile olamamaktadır. Ki bu bile
AKP iktidarı tarafından gençlere çok görülmüş asıl istekleri olan kıdem
tazminatını kaldırmanın ilk aşamasını 25 yaş altı gençlerde denemişler ama şu
anlık bunda başarısız olmuşlardır.
2019’un
Aralık ayında Çin’de ortaya çıkan ve ardından tüm dünyaya yayılarak genel bir
pandemiye dönüşen Korona Virüs Kapitalist ülkelerin gerçek yüzlerini de ortaya
sermiştir. Milyonlarca çalışan işçi ve emekçi birçok ülkede hiçbir sağlık
güvencesi altında olmadan ölüme terk edilmiş, kapitalistler kârlarına kâr
katsın diye insanlar pandeminin ortasında çalışmaya devam ettirilmiş ve hala da
devam ettirilmektedir. Kapitalizm doğası gereği insanların sağlığını kapitalistlerin
karından geride tutmaktadır. Pandemi sürecinden bu yana şirketlerin ve
parababalarının kar’ı her alanda artarken işçilerin hem maaşları düşmüş hem de
birçok iş güvencesini de kaybetmişlerdir. Bu süreçte tek yaşanan sorun bu da
değildir, ülkemizde de binlerce insan patronların karı uğruna işlerinden
atılmış, işsizler ordusu büyüyerek devam etmiştir. Bu acımasız sömürü düzeninin
ortasında hayatta kalmaya çalışan gençlerimiz ise işsizlik ve pahalılık
cehenneminden fazlasıyla etkilenmiştir. Gençler okullarını bitirdiklerinde iş
bulamadıkları gibi bir de üniveriste hayatlarında aldıkları KYK kredi
borçlarını ödemekle uğraşmaktadırlar ve birçok genç işsiz kaldığı için bu
borçlarını da ödeyememektedir. Buna karşın ise AKP İktidarı zaten geçinemeyen,
iş bulamayan gençlerin kredi borçlarını silmek yerine Koç, Sabancı, Ağaoğlu vs.
gibi kapitalist şirketlerin milyarlarca dolarlık borçlarını tek bir kalemde
silmektedir! Ülkemizin gençleri ise borç ve gelecek kaygısıyla yaşam sürmeye
çalışmaktadır.
“OECD'nin (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü)
koronavirüs krizinin gençler üzerindeki etkisine dair hazırladığı rapora göre 15-24
arasındaki gençlerin en çok kaygı duyduğu konuların başında akıl sağlığı, gelir
ve istihdam geliyor.
“15-24 yaş arası gençlerin koronavirüs krizinden nasıl
etkilendiğini 48 ülkede 7-20 Nisan tarihleri arasında 90 gençlik organizasyonu
aracılığıyla araştıran raporda eğitime erişimde de bu dönemde büyük sorunların
ortaya çıktığı vurgulanıyor.
“Bu dönemde 1,5 milyar gencin eğitime ve üniversiteye
erişimi sınırlanırken; bu gençlerin yarısının gerekli kaynaklara yeterince
erişemediği, bu durumun da hayat boyu elde edebilecekleri gelirin yüzde 7-10
arasında azalmasına yol açtığı belirtildi.
“Bu gençlerin halihazırda 2008 finansal krizinin
etkileriyle mücadele etmek zorunda kaldığı aktarılan raporda, bu kuşağın
kendilerinden bir önceki 25-64 yaş arası kuşağa kıyasla işsiz kalma ihtimalinin
2,5 kat daha fazla olduğu vurgulandı.
“Bu durumun sosyoekonomik olarak dezavantajlı durumda
olan evsiz, işsiz ya da göçmen gençler gibi grupları daha ağır vurabileceği de
ifade edildi.” (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53067039)
Görüldüğü
üzere gençler bu sömürü düzeninin çarkları içerisinde ezilmeye mahkûm oluyor.
Ancak
bundan bir kurtuluş yolu var. Artık “Gençlik
Sömürü İstemiyor” demenin tam zamanıdır. Gençlik işsizlik ve pahalılık
istemiyor demenin tam zamanıdır. Gençlik umutsuz bir geleceği düşünmek
istemiyor demenin tam zamanıdır. Bunu başarmanın tek yolu ise işçi, köylü,
işsiz ve öğrenci gençliğimizin Kurtuluş Partisi Gençliği saflarında
örgütlenerek bu sömürü düzenine karşı mücadele etmesidir.
Gençlik Sömürü Değil Yaşanabilecek Bir Gelecek
İstiyor!
Kurtuluş Partisi
Gençliği