Okulumuz Pamukkale
Üniversitesi'nin İlâhiyat Fakültesi'nde birtakım hadiselerin yaşandığına dair
yabana atılmayacak iddialar dillendirilmeye başlanmıştır. Ünlü ilahiyatçı yazar
Prof. Dr. Mustafa Öztürk, bunu şu şekilde duyuruyor:
"Birkaç gün
önce “Kıymetli Dekanlarımız” hitabıyla başlayan bir metin mesajı aldım.
Mesajın sahibi,
kendisinin de dâhil olduğu bir grup genç akademisyen adına Pamukkale
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde yaşanan birtakım garip olaylar ve
sıkıntıların kamuoyuna duyurulması ve aşağıdaki metinde anlatılan sorunlar ve
sıkıntıların bertaraf olunması yönünde yardım istiyordu. Söz konusu fakültede
yaşanan olaylar aşağıda anlatılanlarla aynı minvaldeyse, çok vahim bir
manzarayla karşı karşıya olduğumuzdan hiç şüphe yoktur. Fakat şu an için anılan
fakültede gerçekten neler olup bittiği hakkında kesin yargıda bulunma imkânımız
da yoktur. Bu yüzden, şahsıma gönderilen ve kamuoyuyla paylaşmam istenen metnin
ilgili ve yetkili merciiler tarafından dikkate alınacağı ve işin aslının en
kısa zamanda ortaya çıkıp gereğinin yapılacağı ümidiyle söz konusu duyuru
metnini bana gönderildiği şekliyle burada paylaşıyorum."
Öztürk'ün
aktarımına göre, metnin içeriği şu şekilde:
"Kıymetli
Dekanlarımız…
Pamukkale
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde bir fakülteden beklenen özgür ilmî
çalışmaların geleceğini ve çalışma ortamını olumsuz etkileyen ve
etkileyebilecek olan bazı durumlar konusunda SİZ DEĞERLİ DEKANLARIMIZDAN yardım
istiyoruz.
Bilindiği gibi
Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 2012 yılında açılmış ve 2013 yılında
ilk öğrencilerini alarak eğitim-öğretim hizmeti vermeye başlamıştır.
Fakültemiz, açılışından beri sürekli biçimde, emekli bir profesör olan ve
dinî/tasavvufî bir gurubun liderliğini yapan Cevat Akşit’in doğrudan ya da
dolaylı olarak müdahalesine maruz kalmış, mevcut fakülte dekanı aracılığı ile
de fiilen müdahale edilir hale gelmiştir. Akşit’in, fakülteyi kendi tarikat
görüşleri doğrultusunda dizayn etme amaçları, fakültede akademik kadrolaşma ve
kendi köyünde kurdurmuş olduğu İslami İlimler Enstitüsü yoluyla hayata
geçirilmektedir.
Öncelikle
fakültemize yaklaşık 50 km uzaklıkta olan Yatağan Köyünde Lisansüstü
eğitim-öğretim faaliyetleri başlatılmış, akabinde Cevat Akşit’in köyünde bir
tarikatın gölgesinde ders vermek istemeyen akademisyenlerin lisansüstü ders
verme hak ve yükümlülükleri ellerinden alınmıştır. Ayrıca bu köye gitmek
istemeyen Lisansüstü öğrencileri de ya alan değiştirmeye ya da lisansüstü
eğitimi bırakmaya zorlanmıştır. Bunu yaparken gayri ahlaki bir şekilde oradaki
eğitimi sağlamak amacıyla başta dekan olmak üzere grubun niyetleri
doğrultusunda çalışanlara yüklü miktarda paralar ödenmektedir. Ayrıca dekana
dayalı/döşeli lüks bir daire de tahsis edilmiştir. Hocaların şehir merkezindeki
ana kampüs içerisinde bulunan fakülte binasında ders vermelerine, Türkiye
genelindeki uygulamaya aykırı bir şekilde asla izin verilmemektedir.
Akşit’in köyünde
sürdürülen eğitim öğretim faaliyetlerinde öğrenciler, önce taşımalı eğitimle
hocalarıyla birlikte köye götürülmekte, orada ders yapıldıktan sonra tekrar
fakültemize taşımalı servislerle getirilmektedir. Bu taşımalı sisteme
katılmayan öğrenciler ve hocalara baskı uygulanmakta, kadroları/özlükleri
üzerinden tehdit edilmektedir. Fakültemize cemaat aracılığıyla doldurulmak
istenen kadrolara onay vermeyen ana bilim dalı başkanları istifaya zorlanmakta,
diğer taraftan cemaat amaçlarına uygun bulunmayan yönetim kurulu kararları yok
sayılmaktadır. Tüm lisans ders programları Yatağan Köyündeki enstitü programına
göre şekillendirilmekte ve Lisans eğitimi hiçe sayılmaktadır.
Biz bu yazıyı
yazarken söz konusu yapının nüfuzunu da kullanarak hakkımızda bazı
usulsüzlüklere başvuracağına dair ciddi kaygılar da taşımaktayız. Sizlerden,
bir grup genç akademisyenler olarak hem sosyal medyada hem toplantılarınızda
konuyu gündeme getirmenizi rica ediyoruz. Ne olur, duyarlı olunuz.
Bir kurumun heba
edilmesine seyirci kalmamanızı rica ediyoruz."
(https://www.independentturkish.com/node/142681/haber/prof-dr-mustafa-öztürk-pamukkale-üniversitesi-ilahiyat-fakültesi’nde-neler-oluyor)
18 yıldır
memleketimizin bütün maddi, tarihi, doğal, kültürel zenginliklerini yerli ve
yabancı para babalarıyla tarumar eden ve peşkeş çeken Tefeci-Bezirgan AKP
iktidarı, sağır sultanın bile duyduğu üzere benzer bir gericileştirme, içeriksizleştirme
ve talan politikasını eğitimin her kademesinde hayata geçirmektedir. Bilim ve
bilgi üretimi ve aktarımı yapılan kurumlar olması gereken üniversitelerimizi,
Danıştay kararıyla kaçak olan sarayda ikamet eden "şahsım"ın memur
olarak atadığı yandaş rektörler eliyle akademik üretim ve öğretim yapma
kapasitesinden yoksun, Ortaçağcılığın kalelerine ve kafadan silahsızlandırma
merkezlerine çevrilmiş tekkeler haline getirmişlerdir ve getirmektedirler.
Böylesine bir
istibdadın gölgesi altında, geçmiş acı tecrübelerinden akıllanmış gibi
görünmeyen otoritelerimiz, üniversitemizin ilâhiyat fakültesini Cevat Akşit
isimli tarikat şeyhinin Ortaçağcı zırvalarını tekrar eden bir tekkeye çevirmek
ister gibi görünmektedir ve görünen odur ki bu uğurda kendilerine direnen
namuslu akademisyenlere de çeşitli baskı yöntemleri ile zulmedecek kadar
alçalmaktan geri kalmamaktadırlar. Devlet kurumlarını cemaatlerin arka
bahçeleri haline getirenler, gözünü üniversitemizin ilâhiyat fakültesine
dikmiştir.
Pamukkale Üniversitesi
Kurtuluş Partisi Gençliği olarak buna karşı sesimiz çıktığınca ve gücümüz
yettiğince mücadele etmek boynumuzun borcudur. Bu rezalete derhal bir son
verilmesi talebimizi yükseltiyor ve bir kez daha haykırıyoruz: Üniversitelerde
Ortaçağcı gericiliğe geçit yok!
PAÜ Kurtuluş Partisi
Gençliği
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Öneri/eleştiri ilet.