Peki,
16 Mart 1978 günü yaşananlar tam olarak neydi?
1977 1 Mayıs'ındaki katliamdan sonra,
özellikle üniversitelerde devrimci öğrencilere yönelik saldırıların iyice
vahşileştiği, kampüslere polislerin doldurulduğu o günlerde devrimci
öğrenciler, faşistlerin ve polislerin kıskacına alınmak istenmişti. Bunun
üzerine devrimci öğrenciler 1 Mart 1978'den itibaren okula toplu halde
giriş-çıkış yapma kararı almıştı.
7 Mart günü, yani katliamdan
yaklaşık bir hafta önce İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı şube
müdürlüklerine, sol gruba mensup öğrencilerin fakülteye gelmeye devam etmeleri
halinde 8-10 gün içinde bu grubun üzerine dinamit atılacağını bildirdi. Göz
göre göre gelen bir katliam olduğu apaçıktı. Yıllar sonra ortaya çıkan bu belge
o günlerde örtbas edilmeye çalışıldı. Uyarı yazısında bahsedilen dinamitin
ABD’den TSK’ye hibe edilen TNT tahrip kalıbı olması da sorgulanması gereken bir
başka ayrıntıdır. Bu kalıbın o günlerde bir yüzbaşı tarafından Ülkü Ocakları
Ankara İl Başkanı olan Abdullah Çatlı’ya teslim edilmesi ülkücü-devlet
işbirliğinden başka neyin kanıtı olabilir?
Öğle saatlerinde
fakültelerinden çıkan 150 kadar devrimci öğrenci polis kordonu altında
ilerlemeye başlamıştı. Ancak her ne hikmetse o gün polis, öğrencileri güvenlik
nedeniyle çıkardıkları yan kapıdan değil, merkez kapıdan çıkarmıştı! O gün bu
garipliği fark eden polis memuru Yahya Gergin yıllar sonra olayı anlatırken: “Her zaman 30-40 polisin koruma görevi
yaptığı yerde olay günü sadece 9 memur vardı” diyerek, ihmali gözler önüne
serecektir. Polis-faşist işbirliğiyle pusu kurulan devrimci öğrencilerin
üzerlerine önce bomba atıldı! Kana susamış, alçak faşistler doymadılar,
arabalardan açılan yaylım ateşi ile Beyazıt'ı kan gölüne çevirdiler. 7 devrimci
öğrenci hayatını kaybetti, 41 öğrenci yaralandı. Abdullah Şimşek’in, Baki
Ekiz’in, Cemil Sönmez’in, Hamit Akıl’ın, Hatice Özen’in, Murat Kurt’un, Turan
Ören’in kanları ellerine bulaştı faşistlerin. Ateş kesilince ise bombayı
atan gence ve ateş açanlara yönelen polis memurları, komiser muavini Reşat
Altay’ın “Geri dönün” emriyle
durdurulacaktı.
27 Mayıs Politik Devrimi ile
gelen sınırlı özgürlükleri yok etmek, 12 Mart 1971 faşist darbesi ile
tamamlayamadıklarını tamamlamak adına düzenlediler bu haince saldırıyı, katliamı.
Çünkü 27 Mayıs, Türkiye'nin en ilerici anayasasını yapmıştı. İşçilere hak arama
yollarını açmış, Sendika ve İş Kanunlarıyla bunu güvenceye almıştı.
Üniversitelere özerklik vermiş, bilimin gelişmesini sağlamıştı. Marksist-
Leninist klasikler Türkçeye çevrilmiş, halkımız bu eserleri okuyarak Sosyalizmi
öğrenmeye başlamıştı. Tüm bu gelişmeler sonucunda başta İşçi Sınıfımız gelmek
üzere tüm emekçilerimiz ve aydın gençliğimiz bilinçlenmiş, örgütlenmişti. Ancak elbette halk yığınların
bilinçlenmesi ve örgütlü mücadeleye atılması, eninde sonunda ABD
Emperyalistlerinin sonunu getirecekti. Bunu bilen emperyalistler, genç
aydınların içinde esen sosyalist rüzgârları kesmek için, halkın gerçek
kurtuluşunu gören ve bu davaya kendini adayan
neferleri yok etmek için yaptılar bu alçakça katliamı.
Günümüzde de, o zamandan bu
yana yaratılmak istenen ''dindar
ve kindar nesil'' yetiştirilmiş durumdadır. Emperyalist
haydutlar çok iyi bilmektedir ki sömürülerine karşı duran, 'dur' diyebilen
bilinçli bir halk olmaması için eğitim gericileştirilerek ortaçağ karanlığına götürülmeli ve zihinlere
pranga vurulmalıdır. Bugün de henüz çocuk yaştan itibaren eğitimin içine soktukları gericiliğe maruz kalan gençlerimizin beyni yıkanmakta, din baskısı ile tüm sorgulayıcı-bilimsel yönleri engellenmektedir.
Gençlerimize lise tercih döneminde imamhatip
liselerinden başka bir seçenek bırakılmıyor. Üniversitelerde ise
durum daha da vahim: lisans eğitimi alacak öğrencilerin eğitim yuvası olması gereken üniversiteler bugün parababalarının bir numaralı finans kaynağı. Kurtuluş Partisi Gençliği olarak; kampüslerin
içinde polisler kol gezerken, üniversitelerin özerkliği tamamen kaldırılıp
rektörler Parababalarının eş-dost-ahalisinden atanırken, eğitim iyiden iyiye
gericileştirilmiş, laiklik-bilimsellik adına ne varsa öğretimden çıkarılmışken
ve daha ilkokuldan itibaren liseler ve özellikle üniversiteler eğitim yuvası
olarak değil, para kapısı olarak görülüyorken haykırıyoruz hep bir ağızdan: ''Yaşasın Demokratik Laik Parasız Eğitim!'' Biz biliyoruz ki; Halkların Kurtuluş Davası olan sosyalizm en
kurak topraklarda dahi yeşerecek, çiçek açacak.
16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı’ndan 10 yıl sonra yapılan bir
diğer katliam da: Halepçe Katliamı
Emperyalistler
tarafından kendisine verilen silahlarla Kürt Halkı’nı katletmiştir Saddam.
Ancak hayat diyalektiktir; yine aynı Emperyalistler tarafından ülkesi işgal
edilmiş ve bu işgale karşı direnirken asılmıştır.
O günden bu güne ne
Irak, ne de Ortadoğu gün yüzü görmüştür. Emperyalist haydutların Ortadoğu’yu ve
ülkemizi bölüp parçalama planı olan BOP; emperyalistlerce kendilerine karşı
olan tüm Ortadoğu devletlerinde uygulanmaya başlandı. Libya'da, Mısır'da,
Suriye'de emperyalistler kendilerine karşı olan iktidarları indirip yerine
kukla iktidarlar getirdiler. Aynısını Suriye'de de yapmak istediler fakat
Suriye Devlet'inin yiğit lideri Beşşar Esad dayandı, halkı ile birlikte direndi
ve vatanını emperyalist haydutların eline bırakmadı.
AB-D ve AB Emperyalistleri BOP
çerçevesinde ülkemizi de yıkıma götürüyorlar. Kriz, yoksulluk ve bizim de içine
çekildiğimiz Ortadoğu’daki savaş ülkemize felaketlerden başka hiçbir şey
getirmiyor, halkımız açlık ve yoksulluk sınırının kat kat altındayken
AKP’giller ve onlara sırtını dayayanlar sefa çekiyor, menülerinde ejder meyveli
smoothiler gidip geliyor ve olan yine bize, halkımıza oluyor.
Tüm bu açlığın, sefaletin,
yoksulluğun bitmesi ve bu kara güne damgasını vuran katliamların hesabının
verilmesi için biz Kurtuluş Partisi Gençliği olarak mücadelemizi sürdüreceğiz.
Beyazıt ve Halepçe katliamlarının hesabını, acıların, yoksullukların hesabını
soracağız, faşizmi, emperyalizmi döktükleri kan da boğacağız, halkımızı
örgütleyip demokratik halk iktidarını kuracağız. Sözümüzdür. 16.03.2019
Devrim
Şehitleri Ölümsüzdür!
Beyazıt
ve Halepçe Katliamlarının Hesabını Soracağız!
Yaşasın
Gençliğin Devrimci Mücadelesi
Kurtuluş
Partisi Gençliği