Popülizmin
gazabına henüz uğramayan, “devrimci ortamda” pek az bilinen bir “Parti
İşçisi”dir Yakov Mihayloviç Sverdlov. Kısa ömrünün üçte birini gerici Çarlık
Rusyası’nın uğrattığı sürgünlerde geçiren Sverdlov, Ustamız Hikmet Kıvılcımlı’nın
cezaevlerini birer kızıl üniversiteye çevirdiği gibi, sürgün gittiği köylerde,
azgın Çarlık Rusyası’nın çizmeleri altında ezilen yoksul köylüleri örgütlemiş,
sürgün hayatının getirdiği zorluklar, Menşeviklerin, anarşistlerin ve sosyalist
devrimcilerin yarattığı olumsuz ortam nedeniyle yılgınlığa düşmüş olan
sürgündeki Bolşeviklere, devrimci inancı ve kararlılığı yeniden aşılamıştır.
Devrimci kavgaya henüz 16 yaşında giren Sverdlov, kendi deyimiyle “Göğsünde
kalbi çarptığı müddetçe, damarlarında kanı aktığı müddetçe”, 18 yıl boyunca,
sürgündeki ve hapishanelerdeki iletişim kıtlığına rağmen, çok sevdiği öğretmeni
Lenin Usta’nın hattından sapmamıştır. Şubat Devrimi’nden önce, Çarlık
Rusyası’nın gizli polis örgütü “Ohrana”yı çoğu kez keskin zekası ve
soğukkanlılığı ile atlatmayı başarmıştır. Mükemmel bir ajitatör, örgütleyici ve
propagandist olan Sverdlov, Rusya ve çevresindeki işçi sınıfının
örgütlenmesinde en büyük pay sahiplerinden bir tanesidir. Çoğu kez büyük
toplantılarda işçilere hitap etmiş, pratik önderlğinin yanı sıra, teorik
önderliği sayesinde ileri işçileri kadrolaştırmıştır. Yüreğindeki devrimci
ateş, insan sevgisi ve hayvan sevgisiyle, tam anlamıyla “gerçek insan”dır
Sverdlov. Sürgünde olması sebebiyle, ilk çocuğu Andrey’i her ne kadar ilk kez
1,5 yaşında görebilmişse de, çocuklarına ve eşine karşı olan sevgisi onun insan
sevgisini bize göstermektedir. Sürgündeyken sahip olduğu, çok sevdiği köpeğini
kaybettiği zamanki duyduğu derin üzüntüyü, eşi Klavdiya Sverdlova kitabında
aktarmıştır. Günlük yaşamda da oldukça sorumluluk sahibi olan Sverdlov,
hapishane ve sürgünde alıştığı komün hayatı ve kendi kendine yetebilme
özelliğini sürdürmüştür.
İllegalite
koşullarında kendini partiye kanıtlamış olan Sverdlov, partinin Nisan Konferansı’nda
beraberinde toplam 9 kişiyle Merkez Komitesi’ne seçilir. Ardından Merkez
Komitesi onu, Merkez Komitesi Sekretaryasının yönetimiyle görevlendirmiştir.
Silahlı ayaklanma hazırlıklarını bizzat
yöneten Lenin, Yakov Sverdlov ve Feliks Dzerjinski’yi Bolşevik Askeri Örgütünün
bütün yönetimiyle görevlendirir. Bu sırada Sverdlov, kararlılığı ile parti içindeki
ihanetçi Menşevikler ve sosyalist devrimcilere karşı amansız savaşımını da sürdürmüştür.
Kışlık Saray’ı top atışına tutan Aurora Kruvazörü’nün gürültüsü altında
toplanan II. Tüm Rusya Sovyetleri, İşçi ve Asker Kongresi’nde Menşevikler ve
sosyalist devrimcilere karşı çoğunluğu eline alan Bolşevikler, dünyanın ilk
işçi ve köylü hükümeti, Halk Komiserleri Konseyi’ni kurmuştur. Ülkedeki en üst
organ ve yerel alanlardaki Sovyetlerin
yöneticisi olarak Tüm Rusya MYK, büyük bir işleve sahipti ve parti çizgisinin,
görevi devlet iktidarını örgütlemek ve inşa etmek olan bu mekanizmada
uygulanması Bolşeviklerin en önemli göreviydi. Tüm Rusya MYK’sında çatlak sesler
çıkaran Menşevikler ve sosyalist devrimcilere karşı Bolşevik bir düzenin
sağlanması gerekiyordu. Parti, Merkez Komitesi ve Lenin kararını vermiş,
seçimlerini yapmıştı. Merkez Komitesi, ülkedeki en üst organ olan Tüm Rusya
Merkez Yürütme Komitesi Başkanlığı görevi için Yakov Sverdlov’u önerdi. Aynı
gün Sverdlov, Tüm Rusya MYK Başkanlığına seçildi.
Devrimci görev
bilincinin verdiği sorumluluk ve sosyalizm mücadelesine olan inancı, onu bu
ağır görevlerin layığıyla üstesinden gelme şerefine ulaştırmıştır. Lenin'in,
uğradığı alçak bir suikast sonucu hastalandığı süreçte Sverdlov, Lenin
Ustamızın yerine Halk Komiserleri Konseyi Başkanlığını da yürütmüştür. Ustamız
Hikmet Kıvılcımlı gibi, dinlenmeyi bir çay içimlik süreye indirgeyen Sverdlov’un
çalışma isteği, zamanla onun sağlığını etkileyecek kadar ileri gitmiştir.
Yoğun çalışma
temposunun etkisiyle direnci iyice zayıflayan Sverdlov, III. Ukrayna Sovyet
Kongresi’nde konuştuktan sonra hastalığını hisseder ve Moskova’ya döndüğünde ona
grip teşhisi konulur. Durumu günden güne kötüleştir. Hastalığını öğrendikten
itibaren Bütün Merkez Komitesi üyeleri Sverdlov’un başında beklemiştir.
Sverdlov’un durumunun daha da kötüleştiğini öğrenen Lenin, bütün yasakları
çiğneyip yoldaşının yanına koşmuştur. Lenin, kalabalığı yarıp Sverdlov’un
odasına girer. Bu anda Sverdlov’un bilinci kısa süreliğine yerine gelmiş,
Lenin’i tanımış ve ona sevgi dolu gülümsemiştir. Bunun üzerine Lenin onun elini
tutmuş ve onu oldukça duygulu ve sevgiyle okşamıştır. Yaklaşık on-on beş dakika
sonra Sverdlov’un eli, cansız bir şekilde yatağına düşer.
Lenin Usta’nın da
dediği gibi o, Sovyet iktidarı yıllarında “tamamen şüphe götürmez bir
otoriteye” sahip bir örgütçü olarak, “Rusya’da tüm Sovyet iktidarının
örgütleyicisi ve parti çalışmasının eşi bulunmaz bilgisi ve bilinciyle donanmış
bir örgütçüsü olarak” önümüzde duruyor.
Lenin, belki de
Sovyetler Birliği’nin neden günümüzde varlığını sürdüremediğinin ipuçlarını,
Sverdlov’un ölümünden bir yıl sonra yapılan, IX. Parti Kongresi’nde veriyor: “Partimiz şimdi Y.M. Sverdlov’suz ilk
yılını geride bıraktı ve bu kayıp, Merkez Komitesinin bütün yapısında etkisini
gösterdi. Örgütsel ve siyasi faaliyeti tek bir insanda birleştirmeyi hiç kimse
Sverdlov yoldaş gibi anlayamadı.”
Tam 99 yıl önce,
bedence aramızdan ayrılan Sverdlov, bugün tüm benliğiyle, yiğitliği,
fedakârlığı ve gözüpekliği ile bir devrim anıtı olarak önümüzde duruyor.
Emperyalizmin ve gericiliğin, gençlik üzerinde yarattığı yozlaşmayı, günlük
kaygıların zaman zaman bizim de üzerimize örttüğü ölü toprağını atmak için, Kurtuluş Partisi Gençliği’nin her bir ferdi birer Sverdlov olmalı,
Sverdlov olunmalıdır. 16 Mart 1919’da kaybettiğimiz Yakov Mihayloviç
Sverdlov, gençliğin devrimci mücadelesinde yaşıyor!
İstanbul
Kurtuluş Partisi Gençliği'nden bir Yoldaş