16 Mart 2018 Cuma

Partiyi sırtlayan önder: Yakov Sverdlov


Popülizmin gazabına henüz uğramayan, “devrimci ortamda” pek az bilinen bir “Parti İşçisi”dir Yakov Mihayloviç Sverdlov. Kısa ömrünün üçte birini gerici Çarlık Rusyası’nın uğrattığı sürgünlerde geçiren Sverdlov, Ustamız Hikmet Kıvılcımlı’nın cezaevlerini birer kızıl üniversiteye çevirdiği gibi, sürgün gittiği köylerde, azgın Çarlık Rusyası’nın çizmeleri altında ezilen yoksul köylüleri örgütlemiş, sürgün hayatının getirdiği zorluklar, Menşeviklerin, anarşistlerin ve sosyalist devrimcilerin yarattığı olumsuz ortam nedeniyle yılgınlığa düşmüş olan sürgündeki Bolşeviklere, devrimci inancı ve kararlılığı yeniden aşılamıştır. Devrimci kavgaya henüz 16 yaşında giren Sverdlov, kendi deyimiyle “Göğsünde kalbi çarptığı müddetçe, damarlarında kanı aktığı müddetçe”, 18 yıl boyunca, sürgündeki ve hapishanelerdeki iletişim kıtlığına rağmen, çok sevdiği öğretmeni Lenin Usta’nın hattından sapmamıştır. Şubat Devrimi’nden önce, Çarlık Rusyası’nın gizli polis örgütü “Ohrana”yı çoğu kez keskin zekası ve soğukkanlılığı ile atlatmayı başarmıştır. Mükemmel bir ajitatör, örgütleyici ve propagandist olan Sverdlov, Rusya ve çevresindeki işçi sınıfının örgütlenmesinde en büyük pay sahiplerinden bir tanesidir. Çoğu kez büyük toplantılarda işçilere hitap etmiş, pratik önderlğinin yanı sıra, teorik önderliği sayesinde ileri işçileri kadrolaştırmıştır. Yüreğindeki devrimci ateş, insan sevgisi ve hayvan sevgisiyle, tam anlamıyla “gerçek insan”dır Sverdlov. Sürgünde olması sebebiyle, ilk çocuğu Andrey’i her ne kadar ilk kez 1,5 yaşında görebilmişse de, çocuklarına ve eşine karşı olan sevgisi onun insan sevgisini bize göstermektedir. Sürgündeyken sahip olduğu, çok sevdiği köpeğini kaybettiği zamanki duyduğu derin üzüntüyü, eşi Klavdiya Sverdlova kitabında aktarmıştır. Günlük yaşamda da oldukça sorumluluk sahibi olan Sverdlov, hapishane ve sürgünde alıştığı komün hayatı ve kendi kendine yetebilme özelliğini sürdürmüştür.

İllegalite koşullarında kendini partiye kanıtlamış olan Sverdlov, partinin Nisan Konferansı’nda beraberinde toplam 9 kişiyle Merkez Komitesi’ne seçilir. Ardından Merkez Komitesi onu, Merkez Komitesi Sekretaryasının yönetimiyle görevlendirmiştir. Silahlı ayaklanma hazırlıklarını  bizzat yöneten Lenin, Yakov Sverdlov ve Feliks Dzerjinski’yi Bolşevik Askeri Örgütünün bütün yönetimiyle görevlendirir. Bu sırada Sverdlov, kararlılığı ile parti içindeki ihanetçi Menşevikler ve sosyalist devrimcilere karşı amansız savaşımını da sürdürmüştür. Kışlık Saray’ı top atışına tutan Aurora Kruvazörü’nün gürültüsü altında toplanan II. Tüm Rusya Sovyetleri, İşçi ve Asker Kongresi’nde Menşevikler ve sosyalist devrimcilere karşı çoğunluğu eline alan Bolşevikler, dünyanın ilk işçi ve köylü hükümeti, Halk Komiserleri Konseyi’ni kurmuştur. Ülkedeki en üst organ ve yerel alanlardaki  Sovyetlerin yöneticisi olarak Tüm Rusya MYK, büyük bir işleve sahipti ve parti çizgisinin, görevi devlet iktidarını örgütlemek ve inşa etmek olan bu mekanizmada uygulanması Bolşeviklerin en önemli göreviydi. Tüm Rusya MYK’sında çatlak sesler çıkaran Menşevikler ve sosyalist devrimcilere karşı Bolşevik bir düzenin sağlanması gerekiyordu. Parti, Merkez Komitesi ve Lenin kararını vermiş, seçimlerini yapmıştı. Merkez Komitesi, ülkedeki en üst organ olan Tüm Rusya Merkez Yürütme Komitesi Başkanlığı görevi için Yakov Sverdlov’u önerdi. Aynı gün Sverdlov, Tüm Rusya MYK Başkanlığına seçildi.
Devrimci görev bilincinin verdiği sorumluluk ve sosyalizm mücadelesine olan inancı, onu bu ağır görevlerin layığıyla üstesinden gelme şerefine ulaştırmıştır. Lenin'in, uğradığı alçak bir suikast sonucu hastalandığı süreçte Sverdlov, Lenin Ustamızın yerine Halk Komiserleri Konseyi Başkanlığını da yürütmüştür. Ustamız Hikmet Kıvılcımlı gibi, dinlenmeyi bir çay içimlik süreye indirgeyen Sverdlov’un çalışma isteği, zamanla onun sağlığını etkileyecek kadar ileri gitmiştir.
Yoğun çalışma temposunun etkisiyle direnci iyice zayıflayan Sverdlov, III. Ukrayna Sovyet Kongresi’nde konuştuktan sonra hastalığını hisseder ve Moskova’ya döndüğünde ona grip teşhisi konulur. Durumu günden güne kötüleştir. Hastalığını öğrendikten itibaren Bütün Merkez Komitesi üyeleri Sverdlov’un başında beklemiştir. Sverdlov’un durumunun daha da kötüleştiğini öğrenen Lenin, bütün yasakları çiğneyip yoldaşının yanına koşmuştur. Lenin, kalabalığı yarıp Sverdlov’un odasına girer. Bu anda Sverdlov’un bilinci kısa süreliğine yerine gelmiş, Lenin’i tanımış ve ona sevgi dolu gülümsemiştir. Bunun üzerine Lenin onun elini tutmuş ve onu oldukça duygulu ve sevgiyle okşamıştır. Yaklaşık on-on beş dakika sonra Sverdlov’un eli, cansız bir şekilde yatağına düşer.
Lenin Usta’nın da dediği gibi o, Sovyet iktidarı yıllarında “tamamen şüphe götürmez bir otoriteye” sahip bir örgütçü olarak, “Rusya’da tüm Sovyet iktidarının örgütleyicisi ve parti çalışmasının eşi bulunmaz bilgisi ve bilinciyle donanmış bir örgütçüsü olarak” önümüzde duruyor.
Lenin, belki de Sovyetler Birliği’nin neden günümüzde varlığını sürdüremediğinin ipuçlarını, Sverdlov’un ölümünden bir yıl sonra yapılan, IX. Parti Kongresi’nde veriyor: “Partimiz şimdi Y.M. Sverdlov’suz ilk yılını geride bıraktı ve bu kayıp, Merkez Komitesinin bütün yapısında etkisini gösterdi. Örgütsel ve siyasi faaliyeti tek bir insanda birleştirmeyi hiç kimse Sverdlov yoldaş gibi anlayamadı.”
Tam 99 yıl önce, bedence aramızdan ayrılan Sverdlov, bugün tüm benliğiyle, yiğitliği, fedakârlığı ve gözüpekliği ile bir devrim anıtı olarak önümüzde duruyor. Emperyalizmin ve gericiliğin, gençlik üzerinde yarattığı yozlaşmayı, günlük kaygıların zaman zaman bizim de üzerimize örttüğü ölü toprağını atmak için, Kurtuluş Partisi Gençliği’nin her bir ferdi birer Sverdlov olmalı, Sverdlov olunmalıdır. 16 Mart 1919’da kaybettiğimiz Yakov Mihayloviç Sverdlov, gençliğin devrimci mücadelesinde yaşıyor!
İstanbul
Kurtuluş Partisi Gençliği'nden bir Yoldaş