Tarih: 16 Haziran
2013. Umudun kara gözlü
çocuğunun sokağa ekmek almak için çıktığında, Gezi olaylarının en
hareketli zamanlarıydı. Polisin attığı biber gazı kapsülüyle kafasından
vuruldu. Komaya girdi. Komadayken epilepsi krizi geçirdi, kalp ve beyin
fonksiyonlarını kaybetti, akciğerlerinde hava deliği oluştu, makinelere
bağlandı. Berkin, 15 yaşında 16 kiloya düştü. Tam 269 gün direndikten sonra; 11
Mart 2014’te aramızdan ayrıldı. Onun bu yaşam savaşı boyunca gözümüzün önünde
eriyen çocuk bedeni hepimizin gördüğü en ağır 16 kilo oldu. İnsani duygulardan yoksun,
kalbinde zerre kadar insan sevgisi olmayan iktidar ve onun tahakküm aracı
olarak kullandığı kolluk kuvvetleri böyle kıydı Berkin'e ve onun gibi onlarca
gence.
Berkin’in cenazesine yüzbinler katıldı. Ancak Berkin'in cenazesi için; “Berkin Elvan'ın ölümünü bahane
eden provokatörler sokakları savaş alanına çevirdi” diye yazdı yandaş medya. Böylece Berkin'in
arkasından yürüyen yüz binler provokatör ilan edildi ve yine polis tarafından
sesleri bastırılmaya, susturulmaya çalışıldı. Sokakları kimin savaş alanına
çevirdiği açıkça ortadayken kendilerine inanan halk kesiminin vicdanını; rahatlatmak
için zulme karşı direnenleri provokatör ilan edip, yaptıkları cinayetleri
meşrulaştırmaya çalıştılar. Bu yapılanlara karşı biz her zaman dedik, şimdi de diyoruz; sokakları
savaş alanına çeviren, halkın bağrından kopup gelen; yüreği vatan sevgisiyle
dolu insanlarımız değildir. Sokakları savaş alanına çeviren, o insanları
başlarından vurarak, asarak, işkencelerle davasından vazgeçirmeye çalışan parababaları iktidarıdır.
Ellerine masum
insanların kanı bulaşan bu utanmaz, insanlık dışı varlıklar; Berkin yaşamı için
direndiği sırada miting meydanlarında ''Oğlumun
katili Erdoğan'dır'' deyip gerçekleri insanlığın yüzüne vuran, acısı
vicdanı olan herkesin acısı olmuş bir anneyi yuhalatmışlardır. Okullarda Berkin
için anma düzenlenmek istendiğinde de: ''Biz
bu ülkede her ölüm hadisesinde tören mi düzenleyeceğiz o zaman bütün işleri
bırakalım törenlere bakalım ölen ölmüştür, geçmiştir.” demişlerdir.
Ancak, 15 Temmuz
Ganimet Paylaşım Savaşından sonra, okullarda haftalarca zorunlu törenler
yaptırarak, asıl işleri olan halkı kandırmak ile tüm hainliklerini meşrulaştırmaya,
itaat eden, sorgulamayan dindar ve kindar nesiller yetiştirme işine
dönmüşlerdir.
Bunların amacı; insan
sevgisinin, özgür düşüncenin ve vicdanın olmadığı bir ülke kurup, bu ülkeyi boyunlarına tasmayı
geçirmiş olan emperyalistlerin çıkarları doğrultusunda baskı ve zorbalıkla
yönetmektir. İktidarın başındaki bu satılmışlar, kurmaya çalıştıkları faşist ve
gerici düzene karşı direnen umutlu, inançlı, ilerici gençliğimizi öldürerek
susturacaklarına inanacak kadar zayıf, kendi karanlık zindanlarından halkın
arasına çıkamayacak kadar korkaklardır. Bizlerin öldürülmekle
bitirilemeyeceğini bu soysuzlara göstermek;
Berkin'in, Ali İsmail’in, Denizlerin, Mahirlerin, Kıvılcımlı’nın ve onlar gibi
binlerce umut dolu yüreğin bize miras olarak bıraktığı sorumluluktur. Bu yüzden
susmak sessiz kalmak bize göre değildir. Bizden önce düşenlerin dirençleri
sesimiz, umutları yolumuzu aydınlatan ışığımız olacaktır. Bizim gücümüz de
buradan gelmektedir çünkü faşizm ve
Ortaçağcı gericilik sesten de ışıktan da korkar!
Bizler Kurtuluş
Partisi Gençliği olarak Berkinlerin katillerinden hesap soracağımızı ve
Sosyalizm mücadelesini zafere ulaştıracağımızı bir kez daha söylüyoruz. Bu
düzeni yıkmak ve yerine insanların insanca, doğaya, hayvana dost bir şekilde
yaşadığı yeni bir düzen yaratmak için, Tüm devrimci, demokrat, yurtsever
gençlerimizi Kurtuluş Partisi Gençliği saflarında örgütlenmeye çağırıyoruz.
Yaşasın Gençliğin Devrimci Mücadelesi!
Berkin Elvan Ölümsüzdür!
Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!
Halk Kurtuluşçu Liseliler